SİNEMAMA/Cahil Periler ve Gizemli Köfte

0

SİNEMAMA

Bir Film: Cahil Periler
Bir Yemek: Gizemli Köfte

Cahil Periler ve Gizemli Köfte

Massimo’nun köftesine benzetmeye çalıştım ama olmadı, o portakal koyardı ama benim köftem onun ki gibi olmadı, bir tadına baksana.
Massimo yemek mi yapardı?

Antonia bu sorunun cevabını bulmak için yola çıkmıştı ve bu yolda bir apartman dolusu enteresan insanlarla karşılaşacaktı…

Yıl 2001, aylardan Eylül merakla beklediğimiz Ferzan Özpetek filmi ‘Cahil Periler’ Türkiye de vizyona giriyor. İlk gösterimi Şubat 2001 tarihinde Almanya’da Berlin Film festivalinde yapılmıştı ardından 16 Mart 2001’de İtalya’da seyirci ile buluşan film deyim yerindeyse yeri göğü inletmişti.

Dünya çapında yaklaşık 2 milyon izleyici ile buluşan filmin gördüğü bu ilgi yönetmen Ferzan Özpetek’i bile şaşırtır. Bir röportajında filminin bu kadar ilgi görmesine şaşırdığını, yıldız oyuncuların olmadığı normal film çektiğini söyler. Filmin tüm güzelliği doğal oyunculuk, akışında giden bir hayatın kamera ile kaydı gibidir neredeyse. Bu doğallık seyirciye sirayet eder, tam kalplerinden yakalar bu sebeptendir ki katıldığı pek çok festivalden ödüller kazanır. Ferzan Özpetek için filminin ödül alması bir kıstas değildir. Asıl ödül filmin sinemada ne kadar seyirciye ulaştığıdır.

Yönetmenin hayallerinin ötesinde seyirciye ulaşan Cahil Periler benim de mutlu olmak istediğim de izlediğim başucu filmlerimdendir. Ve elbette yemek sahneleri, Ferzan Özpetek’in neredeyse tüm filmlerinde mutfak ve pişirilen yemekler yardımcı oyuncu gibidir. Hatta bazen oyunculardan rol çaldıkları bile olur.
Hala izlemeyenler, tekrar izlemek isteyenler için filmimizin kısa bir hikâyesini anlatmak istiyorum. Doktor olan Antonia kocası Massimo ile 15 yıllık evlidir, göl kıyısında bir evi, arabası ve düzenli bir işi vardır. Kusursuz evliliğinde her şey yolundadır. Kocasını bir trafik kazasında kaybeder, bu ani ölüm Antonia’yı oldukça sarsar. Massimo’nun ölümünün ardında boşaltılan ofisinden gelen eşyalar arasında bir tablo vardır. Antonia tabloyu duvarına asmak isterken, arkasında tüm hayatını altüst edecek bir not bulur. Kocasının sekreterini sıkı bir sorguya çeker ve tablonun kimden geldiğini öğrenir. Burada hikâyeye nokta koymak istiyorum. Filmlerle ilgili ipucu vermekten hiç hoşlanmıyorum. Bu sebeple merak edenleri filmi izlemeye davet ediyorum.

Filmin adının enteresan bir hikâyesi var, onu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Filmin senaryo çalışmaları başladığında Ferzan Özpetek filmin adını koymak içim bir tablo aradığını eşe dosta söylemiş. Bir gün filmin oyuncularında olan Serra Yılmaz ile takside giderken, Serra Yılmaz bu kitap sana yardımcı olur diyerek resim sanatıyla ilgili bir kitap verir yönetmene. Kitabı eline alıp açtığında karşısına Belçikalı ressam Rene Magritte’nin ‘Cahil Peri’ tablosu çıkar. Filmin adı bellidir artık. Fakat filmde bu tablo kullanılmaz, aynı zamanda ressam olan Ferzan Özpetek’in eserlerinden biridir bu tablo.

‘Cahil Periler’ ile başlayan bir Ferzan Özpetek Masası olgusundan da bahsetmek istiyorum. Yönetmenin daha sonra çektiği pek çok filmde bir yemek masası etrafında dönen hikâyeleri bizlere ulaştırdığını görüyoruz. Neydi bu Ferzan Masası?
Çoğunlukla kan bağı olmayan, ailem diyebileceğiniz seçilmiş insanların oturduğu bir masaydı. Etrafında eşcinsellerin, göçmenlerin, heteroseksüellerin, transların olduğu rengârenk bir masaydı bu masa. Bireylerin kültürlerini de taşıdıkları, düğünü, cenazeyi, bayramı birlikte kutlayıp, gülüp ağladıkları bu masa onları görünmez bağlarla birbirine bağlıyordu.

Eminim hepimiz bunun gibi masalarda bulunmuşuzdur. Pandemi bizleri uzunca bir süredir bu gibi masalardan maalesef uzak tutuyor. Geçtiğimiz Cuma bu hasrete dayanamayan sekiz arkadaş iş çıkışı bir arkadaşımızın ofisinde toplandık. Kimimiz net 2 yıldır görmemişiz birbirimizi, arada telefonlar, görüntülü konuşmalar vesaire olmuş ama sarılmamışız, omzuna dokunup ‘Eee senden naber?’ dememişiz. Kiminin bebekleri olmuş ekrandan sevmişiz falan filan. Derken telefonum çaldı, arayan ortağım (yani sıklıkla konuştuğum biri) ‘sesin çok farklı geliyor’ dedi. Sonra bende fark ettim, gevşemiş rahatlamış hadi daha da açık vereyim çok mutlu olmuş biriydim o an. Dostlarımlaydım, bir masada oturmuş yemek yiyordum. Benden mutlusu olabilir miydi?

Cahil Periler ’den yemek seçerken Serra Yılmaz’ın oynadığı karakterin bir türlü orijinalini tutturamadığı Massimonun portakallı köftesini seçtim ve ben de Serra gibi denemeler yaptım. En beğendiğim ve adını ‘Gizemli Köfte’ koyduğum portakallı köftemin tarifini sizlerle paylaşıyorum.

Gizemli Köfte – 6 Kişilik
Malzemeler:
½ kg dana kıyma
½ kg koyun kıyma
1 yumurta
2 adet kuru soğan
½ demet maydanoz (ince kıyılmış)
3 dilim ekmek (kuru ekmek-blender da çekilmiş)
1 tatlı kaşığı kuru nane
1 çay kaşığı kimyon
1 çay kaşığı kırmızı toz biber (tatlı)
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı kekik
1 tatlı kaşığı karbonat
2 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı tuz
1 orta boy portakal kabuğu
2 yemek kaşığı iri dövülmüş Antep fıstığı

Yapılışı:
Soğan ve sarımsakları soyarak mutfak robotuna koyup çekelim. Derince bir yoğurma kabına kıymalarımızı koyalım, soğanlı sarımsaklı karışımın suyunu biraz sıkıp etlerimize karıştıralım. Daha sonra blender da çekilmiş kuru ekmek, yumurta ve tüm baharatları ekleyerek yoğurmaya devam edelim. Bu haliyle köfte hamurumuzu 1 saat buzdolabında dinlendirelim. Yeterince dinlendirdiğimiz köfte hamurumuzun içine portakal kabuklarını ve Antep fıstıklarını ekleyelim. Ceviz büyüklüğünde parçalardan yuvarlak köfteler yapalım. Ben fırında yağlı kâğıt üzerinde 180 derecede 30-35 dakika kadar pişirdim. Siz dilerseniz tavada, dilerseniz ızgarada pişirin. Tadı fıstıklı kebap gibi ama portakal kabuklarının verdiği hoş koku köfteyi bambaşka bir seviyeye taşıyor. Mutfakta deneysel takılmayı sevenler için müthiş bir deneyim olacak, deneyin pişman olmayacaksınız.

Afiyet olsun, iyi seyirler.

Selma SÖNMEZ/Radyo Programcısı

Selma SÖNMEZ/kentekrani

Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 28 Ocak 2022

 

Yazarın Tüm Yazıları

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here