Mimar Bruno Taut Türkiye’de

0

 Mimar Bruno Taut Türkiye’de

Mimar Bruno Taut ve Trabzon Lisesi

Tarih,26 Mart 2017 Pazar.

TRT Trabzon Radyosu’nda “Yöremiz Kültürümüz” programında, “Şiirlerde Trabzon”  konulu konuşmam vardı.

Söze; öğrencisi de olduğum Trabzon Lisesi’nin önündeki 1871’de dikilen manolya ağacının öyküsüyle başladım.

Konuyla bağlantılı olarak, Ahmet Özer’in binanın mimarı Prof. Bruno Taut’un (1880-1938) Trabzon’a gelişini ve çevreyi inceleyişini anlatan “Mimar Taut” başlıklı şiirini okudum.

 

Şiirde şöyle diyordu Özer:

“…mimar taut bir motorda

düşlerinde yepyeni bir dünya.

incecik parmaklarında pencereler

kiremit rengi okul

dalları rüzgârda çınarlar

puşkin’i okuyan

öğrenciler

bir yanıyla boylu boyunca denize bakar

tuz ve iyotlu günlere

bir yanında soğuksu’dan dökülen yeşil fırtına.

dürbünle bakıyor kırlara

bahçeli evlere

bir manolya dökülüyor yüzüne

yeşil etli yapraklar

ak çiçekler bir kadife

bir gelin duvağı.

anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni

bursa kalesinde yatan nâzım mı vasiyet ediyor

mimar taut mu ayrılmak istemiyor

gönül düşürdüğü kentten

 manolya bir yüzüktür

yârinin parmağında

nefti kaputunun altında kuş sesleri taşıyan.”

Trabzon’da yayımlanan Doğuda Kültür Hareketleri dergisinde Trabzon’da çekildiği belirtilen bir fotoğraf vardır.

Fotoğrafta, Mimar  Taut ve karısı ile Trabzon Lisesi edebiyat öğretmeni Sırrı Bilge yer almaktadır.

Mimar Taut, 1938 yılının mayıs ayında, Lise binasının inşaatını denetleme için Trabzon’a gelmişti.2

Sırrı Bilge’nin imtiyaz sahibi ve neşriyat müdürü olduğu Doğuda Kültür Hareketleri dergisinin ilk sayısında Trabzon Lisesi’nin yeni binasının yapılmakta olduğu şu haberle duyurulmuştu:

“Yeni Lise: Sayın üçüncü Umumi Müfettişimiz Tahsin Uzer’in kıymetli teşebbüsleri ve Sayın Kültür Bakanımız Saffet Arıkan’ın yüksek alâka ve emirleriyle Trabzon modern ve fevkelâde mükemmel bir lise binasına kavuşmaktadır. Keşif bedeli 353.526 lira olan bu inşaatın talipler arasında yüzde 5.25 tenzilât yapan mühendis Hasan Bahri’ye ihale edildiği haber alınmıştır. İnşaat 1939 yılı mayısında bitmiş olacaktır.”3

Mimar Bruno Taut, Türkiye’de, 1936-1938 yılları arasındaki iki yıllık çalışmalarıyla derin izler bırakmış bir büyük insandır. Onun, İstanbul’da, Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki profesörlüğü  döneminde, bir taraftan bilgi ve deneyimlerini öğrencilerine aktardığını, diğer taraftan o dönemin Türkiyesi’nde önemli mimari eserlere imza attığını biliyoruz. Mimar Taut, ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde dersler vermiş, o üniversiteye bağlı İstanbul Teknik Üniversitesi Teknik Yüksek Okulu’nun Mimari Bölümü’nü kurmuş ve o bölümün ilk yöneticisi olmuştur.4

Mimar Taut, Haziran 1938‘de,  Güzel Sanatlar akademisi’nde açtığı bir sergide, o güne kadar yaptıklarının görsel malzemesini, daha doğrusu fotoğraflarını ve maketlerini seyirciye sunmuştur. O sergiyi gezenler Taut’un başarılarına bir daha tanık oldular.

Mimar Bruno Taut’un yolu, Trabzon Lisesi’nin 1887 yılında tamamlanıp öğrenime açılan ilk binasının eskidiği için yıkılıp yeniden yapılması bağlamında, yeni binanın mimarı olarak Trabzon’a düşmüştür.

Trabzon Lisesi’nde parasız yatılı öğrenci olduğum 1960-1964 yıllarında, binanın güneye bakan bahçesinde binaya çok yakın bir yerde bulunan kocaman manolya ağacı hakkında anlatılan bir öyküde, o ağacı kesmemek için  Alman mimarın binanın yerini kuzeye kaydırdığı söylenirdi. Bu bağlamda da mimarların çevreye, doğaya saygılı olmaları gerektiği vurgulanırdı. O zamanlar okulumuzun mimarının adını bile bilmiyorduk.  Hocalar da “Alman mimar” deyip geçiyorlardı.

Zaman içerisinde Mimar Bruno Taut’u tanıyınca, Trabzon’un hâlâ en güzel yapısı olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğim Lise binasının önemini daha çok kavradım ve içerisinde dört yıl geçirdiğim o binayı daha çok sevdim.

Bilmeyenlere tanıtmak için söyleyeyim, günümüzde Fen Lisesi olarak kullanılan bu bina, çevreye çok uyumlu üç katlı bir binadır. Denize paralel olarak uzanır. Sınıflar kışın güneş gören tarafa, güneye yerleştirilmiştir. Okulda, yemekhanesi, yatakhanesi, dolaphanesi, çamaşırhanesi ve diğer bölümleriyle  300 kişilik bir pansiyon vardır. Okulun konferans salonu 1960’lı yıllarda Trabzon’un en büyük salonlarından biriydi Orada tiyatro temsilleri, konserler verilir, günler, geceler düzenlenir, münazaralar yapılırdı. Okulun resim atölyesi, amfiteatr şeklindeki fizik ve kimya laboratuarları, dört yataklı reviri, kütüphanesi, müzik odası, harita odası, kantini v.s vardı ki bu saydıklarımın çoğu günümüzde yapılan lise binalarında bile yoktur.  O yıllarda Lise Müdürü Adil Teoman’dı. 1961 ve 1962 yıllarında, fizik öğretmeni Alâattin Dursun’un gayretiyle, okulun fizik lâboratuarında kurulan Lise Radyosu, Trabzon kentinin içinden dinlenen yayınlar yapıyordu.

Mimari, estetik ve kullanım yönünden Trabzon Lisesi  binasının neden aşılamadığını  yazdıklarımın ışığında değerlendirmek gerekir. İşte Mimar Taut’un üstünlüğü buradadır. Sadece Trabzon Lisesi binası değil, onun  eseri olan Ankara, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi binası, Ankara Atatürk Lisesi binası, Cebeci Ortaokulu binası, İzmir Kız Sanat Okulu binası, İstanbul’da, Ortaköydeki evinin binası da özellikleri olan yapılardır. Bruno Taut, mimari tasarımlarında çevreye uyuma çok önem verdiği gibi, binaların işlevsel özelliklerini de çok güzel plânlamıştır.

Mimar Bruno Taut, 1931 yılından itibaren profesör olarak Almanya’da, Rusya’da, Japonya’da Üniversitelerde,  en son da Türkiye’de, Güzel Sanatlar Akademisi’nde, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde dersler vermiştir.

Kardeşi  Max Taut (1884-1967)  da mimardı.  Önce birlikte çalıştılar, daha sonra Max Taut da 1945 yılından itibaren profesör olarak yüksek okullarda görev almıştır.5     

29 Ağustos 2011 tarihinde,  yazar-gazeteci Attila Aşut, Cudibey Ortaokulu başmuavinliğinden emekli öğretmen Nejdet Öztürk ve fotoğraf sanatçısı Süleyman İskender’le Trabzon Lisesi’ni ziyaret ettik;  tam 50 yıl sonra, sınıflarımızı ve okulun diğer bölümlerini gezdik. Lise’nin girişindeki  bir panoda  Bruno Taut’un biyografisi, fotoğrafları ve hakkındaki bazı yazıların kupürleri yer alıyordu. Mimar Bruno Taut’un, Initiative “Schulen: Partner der Zukunft”un (“Okullar: Geleceğin Ortakları” Girişimi) yardımıyla yapılan ve binanın ortasında, bizim zamanımızda “botanik bahçesi”, şimdi “orta bahçe” denilen mekâna yerleştirilen büstünü gördük.  Büst,  okul müdürü Ömer Eyüboğlu döneminde, Trabzon Valiliği onayıyla, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde yaptırılmış ve 2007 yılında buraya konulmuştur.  Süleyman İskender büstün yanında, Lise’nin çeşitli bölümlerinde, 1960-1961 öğrenim yılında, orta sonu okuduğum 3-C sınıfında fotoğraflarımızı çekti.6   

 Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Kaleminden Bruno Taut 

 Bedri Rahmi Eyüboğlu (1913-1975),  Trabzon’un ve Türkiye’nin yetiştirdiği büyük  kültür adamlarından biridir. Ressam, şair, ve yazar olarak  arkasında çok sayıda eser bırakarak bu dünyadan göçtü. Bir zamanlar o da Trabzon Lisesi’nde okudu. Fakat kendisini anlamayan bazı öğretmenler ve daha çok  Şerif Bey yüzünden okulu bitiremeden ayrıldı. İstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. Orayı bitirince gene orada öğretim üyesi ve ressam olarak çok sayıda ressamın yetişmesine yardımcı oldu. Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Prof. Bruno Taut’un yolları Güzel Sanatlar Akademisi’nde kesişti. Sonrasını Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan dinleyelim:

“Bruno Taut, Akademi’nin Mimarlık Bölümü şefi idi. Yanılmıyorsam 1936’da memleketimize gelmişti. Sessiz sadasız, zayıf, nahif ama arı gibi çalışkan bir adamdı. O zamanlar 60 yaşlarında görünüyordu. Maarif Vekâleti’nin Akademi’deki inşaat bürosunda da ayrıca çalıştığını duyardım. Trabzon’a çok güzel bir Lise ve mükemmel bir hastahane yaptığını söylediler. Çok meşgul bir insan olduğu için Fransızca ile de arası pek hoş olmadığından kendisiyle daha yakından görüşemediğime şimdi üzülüyorum. Taut, İstanbul’da öldü ve kendi isteğiyle bir Türk mezarlığını seçti. O zamanlar Burhan Toprak’ın himmetiyle bu değerli mimarın bir kitabı dilimize çevrilmiştir. Akademi salonlarının en büyüğünü baştanbaşa kaplayan sergisinde Taut’un dünya çapında bir sanatkâr olduğunu görmüştük. Çeşitli maketler, eserlerinin fotoğrafları teşhir ediliyordu. Bu kocaman sergiden benim aklımda ne kalsa beğenirsiniz? Kamıştan küçücük bir kol düğmesi!.. Japonya’da çalıştığı zamanlar çeşitli kamışlarla bağladığı dostluğun bir hatırası olacak.  İstanbul’da, Ortaköy’deki büyük bahçenin içinde oturduğu eve bir kat çıktığını ve bunu bir Çin uslubunda işlediğini duymuştum. Yakından görmek nasip olmadı.

Taut’u Akademi’de, şimdi yerine yenisi yapılan binanın büyük salonun sütunlarını boyatırken görmüştüm. Aklımda kaldığına göre bu sütunları dört beş defa yeniden boyattı. Tavan, sütun başlıkları, sütunların kendi rengi birkaç defa çeşitli renklere bulandılar. Nihayet tasarladığını bulmuş olmalı ki son renk kabul edildi. Birkaç gün evvel Taut’u yakından tanıyan bir hemşerisinden bu boyalara dair hoş bir hatıra dinledim:

Taut o zamanki müdür odasının da tavanını istediği renklere boyamış. Fıstık yeşili yanında, aynı koyulukta çingene pembesi. Aynı düzende bir mavi. Tavanda ömründe böyle renkler görmeğe alışmamış olan müdürün aklı başından gitmiş: ‘Aman üstat! Derhal bunları sildir. Yerine daha ağırbaşlı bir şeyler ara’, diye tutturmuş. Taut: ‘Bir şartla! demiş. Ben şunu iddia ediyorum. Bu renkler biribirleriyle iyi geçiniyorlar. Hiç bir gözü rahatsız etmeyeceklerine inanıyorum. Onları bu yüzden seçtim. Bana iki gün müsaade edin. Sizi ziyarete gelenler odanızdan çıktıktan sonra onlara tavandaki renkleri görüp görmediklerini soracağız. Eğer renkleri görmüşlerse mesele yok. Tavanı yeni baştan istediğiniz renge boyarız. Eğer farkına varmamışlarsa, mesele yok, renkler yerli yerine oturmuş demektir.’  Rivayete göre iki gün içerisinde odaya girip çıkanlara sormuşlar. Hiç kimse renklerin farkında bile olmamış.”7          

 

Mimar Bruno Taut ve Atatürk

 Bruno Taut’un Türkiye’ye gelmesi ve ömrünün son iki yılını geçirmesi, burada ölmesi ve vasiyeti üzerine bir Türk-Müslüman mezarlığına gömülmesi konularında Atatürk’le yolları kesişmiş ve o, yazdığı mektuplarda, yaptığı konuşmalarda hep Atatürk’ü ve Atatürk Türkiyesi’ni övmüştür. Atatürk öldükten sonra cenazesi Ankara’ya getirilmiş ve  Ankara’da, 20 Kasım 1938 tarihinde bir devlet töreni yapılması plânlanmıştı. Atatürk’ün naşı için bir katafalk hazırlanacak ve devlet töreni o katafalkın önünde gerçekleştirilecekti. Zaman çok azdı. Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarı Cevat Dursunoğlu bu iş için Bruno Taut’la konuştu. Taut, bu işi yapmayı kabul etti. Dursunoğlu’na: “Kader bana bu görevi verdi”, dedi.

Taut astım hastasıydı. Ankara’nın soğuk kasım günlerinde gece gündüz çalışarak, kendi çizdiği tasarıya göre Atatürk’ün katafalkını hazırladı ve istenilen tarihe yetiştirdi. Ankara Valisi bu iş için kendisine onursal bir ödül olarak bin lira vermek istedi. O bu parayı reddetti ve şöyle dedi:

“Böyle bir öneri beni çok üzer; çağımızın bir büyüğünün ölümü sonucu bana düşen böyle bir göreve karşılık para alamam; Vali olarak bana küçük bir teşekkür mektubu yazarsanız bu benim için en büyük şereftir. Böyle bir mektubu çocuklarıma bırakmak isterim Onlar için çok değerli bir miras olur.”8      

Ankara soğuklarının da etkisiyle hastalığı artan Taut, Atatürk’ten 44 gün sonra, 24 Aralık 1938 tarihinde öldü. Cenazesi Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki dostlarının yardımlarıyla kaldırıldı. Maddi olanakları bu kadar kısıtlı olan bu adam Atatürk’ün katafalkı için teklif edilen ücreti almayarak, erdemin ne olduğunu herkese göstermişti. Mimar Bruno Taut, hükümet kararıyla, İstanbul’da, Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa verildi. O şehitlikte yatan tek yabancıdır. Bu topraklardan geçerken bizlere de çok şeyler verdi. Çok şeyler öğretti. Gerçek bir bilim adamı, gerçek bir sanatçıydı. Son zamanlarda çok kullanılan bir betimlemeyle “adam gibi adamdı”. Toprağı bol olsun.

Bruno Taut ölümünden sonra ilk kez, Kasım 1997’de Milli Reasürans Sanat Galerisinde “Atatürk İçin Düşünmek: İki Eser: Katafalk ve Anıtkabir, İki Mimar Bruno Taut ve Emin Onat” adlı sergiyle anıldı. Bu serginin kitabı da Atatürk İçin Düşünmek adıyla iki kez yayımlandı. Kitabın giriş yazısı Doğan Kuban tarafından yazıldı. Mimar Taut, ölümünün 60. yılında, 24 Aralık 1998 tarihinde, İstanbul Mimarlar Odası’nın katılımıyla Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında da anılmıştır.9

24 Aralık 2018 Bruno Taut’un 80. ölüm yıldönümü idi. Onu  lâyık olduğu şekilde anmalıyız. Onun  eseri olan Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde, Trabzon Lisesi’nde öğrenim gören binlerce öğrenci de bu anmaya katkıda bulunmalıdır. Artık sayıları yüzlerle ifade edilen üniversitelerimizden biri Prof. Mimar Bruno Taut için bir Sempozyum düzenler, sunulan bildirileri kitap halinde yayınlarsa bu, ona ödenecek teşekkür borcumuzun bir taksidi olur.

 Ahmet Özer, Aşklar Yedeğinde Ömrümüzün, Cem Yayınevi, İstanbul, Kasım 1993, s. 14-16.

  1. Doğuda Kültür Hareketleri, Sayı: 2, (Eylül 1938), Trabzon, s. 4/5 arasında.
  2. “Yeni Lise”, Doğuda Kültür Hareketleri, Sayı: 1, Nisan 1938, Trabzon, s. 39.
  3. Horst Widmann, Atatürk ve Üniversite Reformu, (Almanca Konuşulan Ülkelerden 1933 Yılından Sonra Türkiye’ye Gelen Öğretim Üyeleri, Yaşamöyküleri-Çalışmaları-Etkileri), (Çevirenler: Aykut Kazancıgil-Serpil Bozkurt), Kabalcı  Yayınevi, İstanbul, Mayıs 2000, s. 205-210.
  4. Meyers Enzyklopädisches Lexikon, Band: 23, Bibliographisches Institut, Mannheim, 1978,  s. 260-261.
  5. Bu konuda bkz: Ahmet Özer, “Bruno Taut’un Büstünü Mimarı Olduğu Trabzon Lisesi’nin Bahçesine  Dikelim”, Denizin Öptüğü Kent, Güldikeni Yayınları, Ankara, Şubat 1999,  s. 122-126. Taut’un büstü   hakkında bilgi veren Nejdet Öztürk’e teşekkür ederim.
  6. Bedri Rahmi Eyüboğlu,  Cânım Anadolu, Varlık Yayınları, İstanbul,  Eylül 1953, s. 51-52. Taut’un kitabının künyesi şöyledir: Bruno Taut,  Mimarî Bilgisi, (Çev: Adnan Kolatan), Güzel Sanatlar Akademisi Neşriyatından, İstanbul, 1938, 353 s.
  7. Murat Ural, “Şehitlikteki Tek Yabancı”, Cumhuriyet Dergi, Sayı: 673, (14 Şubat 1999), İstanbul, s. 16-17;  Ahmet Özer, “Yurdumuza Hizmeti Büyük Bir Evrensel Mimar: Bruno Taut”, Kıyı  Kültür ve Sanat Dergisi, Sayı: 147, (Haziran 1998),  Trabzon,  s. 20.
  8. Oktay Ekinci, “Milli Reasürans Sanat Galerisinde Atatürk Mimarlarıyla Birlikte Anılıyor Yeniden Atatürk İçin Düşünmek”, Cumhuriyet, (10 Kasım 1997, s. 11.)

Dr. Mustafa DUMAN

Dr. Mustafa DUMAN/kentekrani

Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 27 Ağustos 2020

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here