Sinemama

0

Sinemama

Bir Film &Bir Yemek

Duvara Karşı&Biber Dolması

Uygunsuzların Uyumu

Bazı filmler vardır, ara sıra aklına gelir, tekrar izlemek istersin. Her izlediğinde başka bir sahne seni yakalar, düşündürür. 2004 yılı yapımı, modern bir ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ olduğunu düşündüğüm ‘Duvara Karşı’ filmi benim için öyledir.

Bundan birkaç yıl önce izlediğimde, gündemim de ‘aşk’ vardı. Filmin ana karakterlerinin aşkında kendimi bulmuş, zaman zaman hüzünlenip zaman zaman mutlu olmuştum. Geçtiğimiz hafta bu köşenin yazısını yazmak için filmi izlediğimde, bambaşka bir gündem ve bakış açısında olduğumu fark ettim.  Son zamanlar da şehrim de sıkça rastladığım göçmenleri aklıma getirdi bu sefer. Birlikte yaşamayı becerebiliyor muyuz? Yaşadıkları zorluklar neler, uyum sağlıyorlar mı?  Uyum sağlamak istiyorlar mı? Şu anda ve gelecekte bana ve ülkeme ne gibi yarar ve zararları olacak gibi soruların cevaplarını bulmaya çalışıyorum. Bazen yanlarında, bazen karşılarında durduğumu fark ediyorum. Hem bizler, hem onlar için zor bir süreç. Her iki tarafın zarar almadan bu sürecin tamamlanmasını diliyorum.  

60’lı yıllarda çalışmak için Almanya’ya giden Türklerin birkaç nesilde aştığı problemleri onlar da yaşıyorlar mı? Artık 3.nesil temsilcisi olan Türk kökenli Alman yönetmen Fatih Akın’ın senaryosunu da yazdığı ‘Duvara Karşı’yı izlerken bu soruları kafam da çevirip durdum. Zaman her sorunun cevabını verecektir diyerek bu hafta ki filmimizi anlatmaya başlayayım.

‘Duvara Karşı’ aldığı ödüllerle adından oldukça söz ettirmiş, uluslararası üne sahip bir filmdir. 2004 yılında dünya çapında katıldığı 39 festivalden 25’inden ödülle dönmüştür. Bu ödüllerden en önemlisi hiç şüphesiz Berlin Film Festival’inde aldığı ‘Altın Ayı’ödülüdür. Oldukça zorlu rakiplerinin arasından sıyrılarak, en iyi yönetmen ve film ödülünü alan Akın, Türkiye’de de sinemaseverler tarafından heyecanla karşılanmıştır.

‘Duvara Karşı’ yönetmen ve başrol oyuncularının isimlerinin Türk olması dışında, bilinenin aksine bir Alman filmidir. Ülkemizde SİYAD tarafından En İyi Yabancı Film kategorisinde değerlendirilmiş ancak ödül alamamıştır, IMBD’de dördüncü olduğu bilgisi var ancak bunu yüksek sesle söyleyince kulağa pek hoş gelmediğini de söylemeliyim. Dünya ödüllere boğarken, biz Türkler neden bir ödülle taltif etmemişiz, oturup bir düşünmek lazım.
Filmin başrol oyuncuları da hatırı sayılır ödüller alarak bu ölümsüz eserin değerli parçaları olmuştur. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında kaybettiğimiz Birol Ünel’in performansı o kadar gerçekti ki, özel hayatında da alkolik ya da uyuşturucu bağımlısı olduğuna yemin edebilirdiniz.

Sibel Kekili ise ‘Duvara Karşı’ ve devamında gelen kaliteli yapımlarda yer alarak, efsane dizi film ‘Game Of Thrones’a kadar uzanan yolculuğunun bir tesadüf olmadığını göstermiştir bizlere.

‘Duvara Karşı’ iki farklı kültür arasında sıkışıp kalmış, Almanya’da Türk göçmen bir ailenin baskılara karşı gelen, intihar eğilimli kızı ve hayatı ellerinden kayıp gitmiş, darmadağın olmuş, genellikle sarhoş ve huysuz bir adamın karşılaşma ve birbirlerinde kurtuluşu bulma ümidinin anlatıldığı bir film.

Ölümünün kurtuluşu olacağına inanan Cahit, bir intihar girişimin ardından tedavi gördüğü klinikte intihar etmiş ve ölmeyi başaramamış(çünkü Cahit bileklerini nasıl keseceğini bilmemektedir) Sibel’le karşılaşmıştır. Sibel, Cahit’in Türk olduğunu öğrendiğinde kafasında bir ampul yanar. Baskıcı ailesinden kurtuluşun tek yolu, kendisi gibi Müslüman bir Türk ile evlenmektir. Bu parlak fikri Cahit’le paylaşacak ve sonsuza kadar özgür ve mutlu olacaktır. Sibel’in bu yolculuğuna eşlik etmek isteyeceğinizi düşünerek film hakkında ki bilgileri burada kesiyorum.

Karakterlerin Hamburg’dan, İstanbul’a uzanan hikâyesinde çok güçlü diyaloglar var. İntihar girişiminden sonra, beni en çok etkileyenlerden biride Cahit’in klinik psikiyatrisi ile yaptığı karşılıklı konuşmadır.

Psikiyatrist:
— Hayatınıza son verebilirsiniz ama bunu ölmeden de yapabilirsiniz.

Cahit:
— …

Psikiyatrist:
— Buradaki yaşamınıza son verin ve başka bir yere gidin. Anlamlı birşeyler yapın, harekete geçin.

Cahit:
— …

Birdiğeri de Cahit’in Sibel’in kuzeni Selma ile masada karşılıklı konuşmadır.

Cahit:
— Ne kadar güçlüsün Selma? Onunla benim arama girecek kadar güçlü müsün?

Selma:
— Onun hayatını mahvedecek kadar güçlü müsün?

Cahit:
— …

Filmle ilgili küçük birkaç detayı da sizlerle paylaşmak isterim;
2004 yılında Altın Ayı ödülünü alan film, 14 yıl aradan sonra ödül alan ilk Alman filmi olarak sinema tarihine geçmiştir.

Sibel Kekili 350 oyuncu adayı arasından seçilerek başrolü oynamıştır.
Rakı sofrasından hırsla kalkıp giden Cihat’ın ardından Sibel’in kalan biber dolmalarını klozete döktüğü sahnede Sibel, biber dolması yapmayı annesinden öğrendiğini söyler. Bir Türk kadını olarak artan yemeğin kaldırılması ve bir ertesi güne saklanması gerekirken, Sibel dolmayı klozete boşaltıp birde üstüne sifonu çeker. Bu sahne Sibel’in kendisini boğan tüm kurallara karşı gelişinin iz düşümüdür.
Filmde Sibel’in baskıcı, bağnaz abisi rolünü Fatih akının ağabeyi Cem Akın oynamıştır.
Cihat’ın barda ellerini parçalayarak dans ettiği sahnede Birol Ünel’in elleri kimyasal bir madde ile kaplanıyor. Cihat bardaklara vurdukça içindeki sıvılar kimyasal madde ile temas ediyor ve eller kırmızıya dönüyor. Böylelikle karakterin ellerinin kesilerek kanadığı izlenimi veriliyor.
Güven Kıraç’ın “Bu da gelir bu da geçer” türküsünü söylediği sahne, neredeyse doğaçlamadır. Orijinal senaryoda olmayan bu sahneyi Kıraç ve Akın çekimlerden hemen önce karar verip çekmişler.
Pandemi öncesi Sinemama Atölyelerini yaptığımız zamanlarda‘Duvara Karşı’ etkinlikleri, katılımcılarla birlikte en keyif aldığımız etkinliklerden biriydi. Sibel’in Cahit için özenle hazırladığı rakı sofrasının aynısını hazırlayıp fonda Sezen’den ‘Yinemi Çiçek’ çalarken harika anılar biriktirmiştik. Umarım Covid’li günler tez zamanda biter ve biz o sofraları tekrar kurarız.

Kur masayı Madam Despina
Kirli beyaz muşamba örtüleri ser
Çek sediri asmanın altına
Yanında bir ince Müzeyyen Abla
Yine mi güzeliz yine mi çiçek
Hamdolsun
Taze mi bitti topik
Canın sağ olsun
Amanın
Yine mi güzeliz yine mi çiçek
Hamdolsun
Altınbaş kadehe yağ gibi dolsun

Sıra geldi bu filmin yemeğine; Sibel’in büyük bir özen ve sevgiyle hazırladığı etsiz biber dolmasının tarifini aşağıda bulacaksınız.

Biber Dolması (Etsiz) – 6 Kişilik
Malzemeler:
12 Adet Dolmalık Biber
4 adet boy domates
3 Su Bardağı Pirinç
5 Adet Kuru Soğan
½ Demet Maydanoz
2 Tatlı Kaşığı Kuru Nane
1 Çay Kaşığı Kimyon,
1 Çay Kaşığı Kırmızı Toz Biber (Tatlı)
1 Çay Kaşığı Karabiber
1 Çay Kaşığı Yenibahar
1,5 Çay Kaşığı Sumak
2 Diş Sarımsak
½ Çay Bardağı Zeytinyağı
1 Yemek Kaşığı Tereyağı
1,5 Tatlı Kaşığı Tuz
2 Yemek Kaşığı Domates Salçası
1 Yemek Kaşığı Tatlı Biber Salçası
Yapılışı:
Biberleri yıkayıp saplarını çıkarın, saplardaki tohumları temizleyim tencerenin tabanına koyalım. Bu saplar biberlerin tencere yapışmasını engelleyecek.
Pirinci yıkayıp derince bir kaba alalım.
1 Domatesi ayırın, diğerleri rendeleyin. Kalan Domatesi iri küpler halinde doğrayın, zamanı gelince doldurduğunuz biberlerin üstüne kapak yapacağız.
Kuru soğan, maydanoz ve sarımsağı ince ince doğrayalım.
Rendelenmiş domatesleri, soğan, maydanozları ve sarımsağı pirinçle karıştıralım. Daha sonra listemizde ki tüm baharatları bu karışıma ekleyip harmanlayalım.
Domates ve biber salçalarından birer tatlı kaşığı ayırıp kalanının dolma içine ekleyelim.

Hazırladığımız karışımla biberlerimizi dolduralım, tereyağımızı biberlerin üzerine pay edip küp küp doğradığımız domatesleri üstlerine kapatalım.

Bir su bardağına kalan salçaları koyup üzerine biraz su koyarak açalım. Sıvılaşmış salçamızı biberlerimizin üzerine dökelim. Biberlerin yarısına kadar sıcak su ilave edip, tuz kontrolünü de yaptıktan sonra kısık ateşte yaklaşık 30 dakika pişirelim.
Afiyet olsun, iyi seyirler

Selma SÖNMEZ/Radyo Programcısı

Selma SÖNMEZ/kentekrani

Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 21 Ağustos 2021

 

Yazarın Tüm Yazıları

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here