Güneş ve Deri Kanseri

0

Kent Sağlığı

Güneş ve Deri Kanseri

Bu haftaki konuğumuz Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi, Sayın. Doç. Dr. Gamze ERFAN

Güneş ne zaman dost, ne zaman düşman oldu?

İnsanoğlunun güneşe olan hayranlığı, merakı ve sağlığının kaynağı olduğuna ilişkin inancı, insanlık tarihi kadar eskidir. İlk insanların güneş ışığının ısınma ve tarım için önemini fark etmesini takip eden yüzyıllarda; arkeolojik yazılı kaynaklar kimi toplumlarda güneşe tapınıldığını bile göstermektedir. Buna örnek vermek gerekirse, insan sağlığının kaynağının güneş olduğuna ilişkili ilk yazılar, Yunan mitolojisinde güneş tanrısı Helios ile ilgili yazılardır. Binlerce yıl süren bu hayranlık sonrası sağlık kaynağı olduğuna ilişkin bilimsel verilerde son yüzyılda kanıtlanmıştır. Özellikle günümüzde, sağlığın varlığı ve devamlılığını sağlayabilen vitamin D, endorfin gibi bazı vitamin, hormon, nörotransmiter vb aracıların sentezinde güneşin etkin olduğu bilinmektedir. Ancak bunun yanında; bilimsel gerçeklikler ile güneşin yararı kadar zararlı etkileri de olduğu ne yazık ki kanıtlanmıştır. 1900’lü yılların ortalarında bronzlaşmanın sosyal statü ve güzellik tanımının içeriğinde yer alması ile, güneş maruziyetinin artışı, özellikle gelişmiş toplumlarda deri kanserinin gelişiminde yüksek rakamlara ulaşılmasına neden olmuştur. Bugün güneş koruyucu, gözlük ve şapka gibi gerekli koruyucu yöntemler ile zararlı etkilerin azaltılabileceği ve aynı zamanda da, güneşin yararlı etkisinden faydalanabilmek için kısa süreli ve direkt olmayan temasın yeterli olabileceği bilgileri ışığında, deri kanserlerinden korunma bilinci gelişmiş toplumlarda giderek artmaktadır.

Güneş Işığı nedir?

Güneş ışığı elektromanyetik spektrumda yer alan dalga boylarının geniş bir kısmını içerir. Bunların sadece belli bir kısmı ozon tabakasını aşarak dünyamıza ulaşır. Dünyaya ulaşan güneş ışığı; ultraviyole (UV) spektrumunun bir kısmını, görünür ışık ve infrared (IR) ışınımı içermektedir. ( %5 UV, %50 görünür ışık ve %45 IR) Bu dalgalar içerisinde UV; elektromanyetik spektrumdaki yeri nedeniyle, görünür ışık ve IR ışınımı ile karşılaştırıldığında biyolojik olarak en aktif olan ve sağlık üzerinde de en büyük etkiye sahip olan dalga boyları olarak kabul edilir. Ozon tabakasının kalınlığı, güneşin gökyüzündeki pozisyonu, enlem, rakım, gökyüzünün bulutlu olup olmaması ve ışığın yerden yansıması gibi parametreler dünyaya ulaşan güneş ışığının miktarını ve içerdiği ışınımların farklılığını ve parçacıklarının (foton) yoğunluğunu belirler.

UV dalga boyları ve biyolojik etkilerine göre UVA, UVB, ve UVC olmak üzere 3 farklı grupta incelenir. UVC’nin tamamı ozon tabakası tarafından emilmekte ve yeryüzüne ulaşmamaktadır. UVB’nin ise sadece %5’i dünyaya ulaşır. Güneş ışığı ile dünyaya en yoğun ulaşan dalga UVA olmasına rağmen (UVB’nin 20 katı fazla), deri üzerindeki etkileri açısından UVB daha ön plandadır. Ancak, günümüzde ozon tabakası bozulduğundan daha fazla UVB ve hatta bir miktar UVC’nin yeryüzüne ulaşabildiği düşünülmektedir.

Güneş Işığı ile deride ne gibi değişiklikler olur?

UV dalgalarının boyu, frekansı ve ışığa maruz kalınan süre deriden emilimin miktarını belirler ancak derinin kalınlığı, rengi, damarlanması ve kromoforlar da güneş fotonlarının emilimini etkileyen diğer faktörlerdir. Ultraviyolenin derideki etkileri sonuçta güneş yanığı, bağışıklık sistemini baskılanması, renk koyulaşması, D vitamini sentezi, yaşlanma ve kanser gelişimi olarak sıralanabilir. Tüm bu etkilerin oluşmasında başlangıç aşaması UV enerjisinin deride bazı moleküllerce emilmesidir ve bu ilk adımı deride oluşan bir dizi moleküler, immünolojik ve genetik değişimler takip eder.

Daha detaylı anlatmak gerekirse: Ortalama güneşli bir günde derimize ulaşan foton sayısı saatte 1045 foton olarak belirlenmiştir. Kapalı ortamda veya bulutlu havalarda hatta kışın bile bu fotonlara derimiz maruz kalır. Ciltte bulunan kromoforlar tarafından emilen bu fotonlar büyük bir kimyasal reaksiyon oluştururlar. Bu kromoforlar arasında DNA, melanin, aminoasitler vb insan vücudunu oluşturan yapıtaşları sayılabilir. Tüm bu reaksiyonlar sonucunda ultraviyolenin derideki  moleküler, immünolojik ve genetik değişimleri, kısaca anormal hücre oluşumu ve hatta hücre ölümü, serbest radikal oluşumu, derinin destek tabakasını oluşturan elastin ve kollajen bozulması olarak da tercüme edebilir. Sonuçta, güneşin yakın dönem için güneş yanığı, ışık toksitesi, alerjisi ile giden deri hastalıkları, uzun vadede ise pigmentasyon, deri kanseri ve deri yaşlanmasından sorumlu olduğunu biliyoruz.

Deri Kanseri Gelişmesinde Güneş Işınlarının Rolü

Deri kanseri nedir ve güneş ile bağlantısı var mı?

Güneş bilinen deri için en önemli karsinojendir. Amerika’da hayatı boyunca her beş insandan birinde deri kanseri geliştiği ve her tanı konulan 3 kanser vakasından birinin deri kanseri olduğu bilinen bir gerçektir.  Deri kanserleri melanom ve melanom dışı olmak üzere temel olarak iki gruptur. Her yıl tüm dünyada yaklaşık 3 milyon melanom dışı deri kanseri tanısı konurken, melanom tanısı ise yüz elli bin olarak bildirilmektedir.  Melanom dışı deri kanserleri arasında yer alan bazal hücreli karsinom ve skuamöz hücreli karsinom ile güneş ilişkisinin daha güçlü olduğu bilinmektedir. Tüm yaşam boyu güneş ışığı maruziyetinin toplamı skuamöz hücreli karsinom gelişiminde, güneş ışığı maruziyetinin sıklığı ise bazal hücreli karsinom gelişiminde önem kazanırken, melanom gelişimi için en önemli risk faktörü olarak çocukluk döneminde oluşan güneş yanığı ve bronzlaşma amaçlı kullanılan (%95 UVA içerirler) teknolojilerin kullanımı görülmektedir. Tüm yaşamımız boyunca maruz kaldığımız güneş ışınlarının %75’ ini hayatın ilk 20 yılında aldığımız ise bilimsel veriler ile kanıtlanmıştır. Deri kanseri gelişiminin önlenmesi için en çok yaşamın ilk iki dekadında korunma sağlanması bu nedenle en etkin yöntemdir. Kanserle savaş için tüm dünyada sağlık bakanlıkları gibi yetkili birimlerce kanserden korunmanın yolları arasında yer alan önerilerin başında sigara ve alkol kullanmamak, sağlıklı beslenmek vb. yer alırken bu kısa listenin üst sıralarında güneşten korunmakta her zaman yer almaktadır. Buna örnek olarak 12 maddelik “Kansere karşı Avrupa Kodları” (European Codes Against Cancer) listesinin yedinci sırasında güneşten korunmanın yer aldığını gösterebiliriz.

Deri kanserinden korunmak için neler yapmalıyım?

Günümüz dünyasında bilimsel anlamda deri kanserinden korunmanın temelinde güneş temasını günlük yaşam içinde bile engellemek gerekmektedir. Bu nedenle günlük yaşamda dahi güneş koruyucu kullanımının faydaları tartışılmaz bir gerçektir. Güneş koruyucuyu temel olarak her bireyin kullanması önerilir, ancak bazı özel koşulları olan kişilerde mutlaka kullanılmalıdır. Mutlak kullanması gerekenler listesinin başında çocuklar ve gençler yer alırken ikinci sırada deri tipi açık olanlar, takiben sırasıyla bağışıklık sisteminin baskılandığı onkoloji hastaları, onkolojik tedavi görenler, dermatolojik genetik bozuklukları olanlar, ailesinde ve/veya kendisinde deri kanseri tanısı olanlar ve vücudunda çoklu beni olanlar yer alır. Güneş koruyucu birimi olan koruma faktörleri yani SPF aslında temel olarak derimize fotonların ulaşımını azaltma oranlarını gösterir. SPF 30 ve üzeri değerlerin arasında yüzde olarak az bir fark olduğunu ve bu değer eşiğinden sonra parabolik bir eğri ile korumanın arttığını biliyoruz. Ancak ışık parçacıklarının yoğunluğunun milyarlarla ölçüldüğünü düşünürsek bu ufak farklar bile büyük korunma avantajları sağlar. Sonuçta en yüksek SPF ile tam anlamıyla korunsak bile bu zararlı ışık parçacıkları derimize yine de ulaşabilmektedir. Direkt güneşin olmadığı kısıtlı kış aylarında SPF 30, ancak geri kalan aylarda SPF 50 üzeri güneş koruyucu kullanımı en doğru kullanım şekli olacaktır. Kişilerin kendilerini aylık olarak 10 dakika ayırarak saçlı deri, tırnaklar, genital bölge ve ağız içini de kapsayan tam deri muayenesi deri kanseri tanısında erken teşhis için çok değerlidir. Herhangi bir boyut, renk ve şekilde asimetri olduğunun düşünülmesi ile dermatoloji doktoruna başvuru kanserin önlenmesinde önem taşır. Bunun yanında yıllık dermatoloji uzmanlarının muayenesi ile taranma sonucu deri kanserinden korunulabilmektedir.

Prof. Dr. Atıf AKDAŞ/ÜROTIP

ÜROTIP İÇİN TIKLAYINIZ

 

Atıf AKDAŞ/kentekrani

Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 20 Haziran 2021

Yazarın Tüm Yazıları

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here