Araştırma: 5 saatten az uyku hüznü ve depresyon riskini artırıyor.

0

Araştırma: 5 saatten az uyku hüznü ve depresyon riskini artırıyor.

Uzmanlar, kötü uykunun kötü ruh sağlığının bir belirtisi olduğunu düşünüyor ancak bunun tersinin de doğru olduğunu söylüyor.

İngiltere’den Dr Odessa Hamilton: “Kısa uykunun muhtemelen depresif belirtilerden önce geldiğini belirledik, tam tersi değil.” diyor.

Araştırmacılar, İngiltere’deki 7.146 kişiden alınan genetik ve sağlık verilerini kullandı ve katılımcıların depresyona veya kısa uykuya yatkın olup olmadığını gösteren genetik varyantları belirledi.

Genleri nedeniyle daha az uyuyan kişilerin, sonraki 4 ila 12 yıl boyunca kendilerini üzgün veya yalnız hissetme olasılıkları daha yüksekti.

Ancak depresyon riski daha yüksek olan kişilerin daha az uyuma olasılığı daha yüksek değildi.

Genleri nedeniyle kısa kip eğilimi olmayan katılımcıların, her gece beş saat veya daha az uyuduklarında depresyona yakalanma olasılıkları yine de iki kat daha fazlaydı.

Bu arada, depresyonu olanların az uyuma olasılığı üçte bir oranında daha fazlaydı.

Translasyonel Psikiyatri dergisinde yayınlanan çalışma aynı zamanda çok uzun süre uyumak ile moral bozukluğu arasında bir bağlantı da buldu.

Dokuz saatten fazla uyuyan kişilerin depresyona yakalanma olasılığı, yedi saat uyuyanlara göre 1,5 kat daha fazlaydı.

Yaş ortalaması 65 olan çalışma katılımcıları, gecede yaklaşık yedi saat uyudu. NHS yedi ile dokuz arasında olmasını öneriyor .

Araştırmanın başlangıcında yaklaşık yüzde 10’u her gece beş saatten daha az erteledi ve sonunda bu oran yüzde 15’e yükseldi.

Depresyondan muzdarip olanların oranı yüzde 8,75’ten 11,5’e yükseldi.

Profesör Andrew Steptoe şunları söyledi: “Kötü uyku ve depresyon yaşla birlikte artıyor ve dünya çapında nüfus yaşlandıkça , depresyon ile uyku eksikliği arasındaki bağlantıyı daha iyi anlama ihtiyacı artıyor.”

Daha önceki araştırmalar uyku süresinin ve depresyonun kısmen bir nesilden diğerine aktarıldığını göstermişti.

Depresyonun yaklaşık yüzde 35’inin kalıtsal olduğu, genlerin ise uyku süresindeki farklılığın yüzde 40’ını oluşturduğu öne sürülüyor.