Akciğer Kanseri

0
Kent Sağlığı
Akciğer Kanseri
Kent Ekranı Yazarı Prof. Dr. Atıf AKDAŞ da Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi emekli öğretim üyesi, Amerikan Hastanesi Onkoloji uzmanı, Sayın Prof.Dr. Fulden YUMUK ile Akciğer Kanserini konuştu.
Akciğer kanseri neden olur?
Akciğer kanseri dünyada ve ülkemizde erkeklerde görülen prostat kanserinin arkasından en sık kanser tipidir. Tüm kanserlerde riski arttırdığı bilinen sigara kullanımı akciğer kanserinde baş rolü oynar. Bu hastalığın %80’inin nedenidir ve pasif içicilik de kanser nedenidir. Hiç sigara içmeyen hastalar da akciğer kanseri olabilir, ama iki grup oranlandığında sigaranın olumsuz rolü daha net dikkatimizi çekiyor. Kanser gelişimi sonrasında da sigara içmeye devam edildiğinde hastalarımızın çoğunda var olan kronik obstriktif akciğer hastalığının (KOAH) yarattığı solunum kapasitesinde azalma ile artan nefes darlığı ile kanser tedavisi ve izlem süreci zorlaşıyor. Akciğer kanserine yol açan diğer nedenler içinde asbest (mesleki veya çevresel maruziyet), ağır metaller, radon gazı, arsenik, kadmiyum gibi bazı kimyasal maddelerin uzun süre solunmasını sıralayabiliriz.
Akciğer kanseri hastaları genellikle doktora nefes darlığı, öksürük ve balgamda artış, kanlı balgam gelmesi, ses kısıklığı, kilo kaybı, halsizlik, sırt ağrısı veya hastalığın farklı organlara yayılması sonucunda ortaya çıkan sorunlarla başvururlar. Yakınmaları olan hastalarda mutlaka akciğerin bilgisayarlı tomografi yapılır. Daha sonra kitle veya en uygun tümör bölgesinden biyopsiler alınarak mikroskop altında bakılır ve kesin tanı konur. Bundan sonra hastalığın nerelerde olduğunu görmek için çeşitli ek tetkikler yapılmalıdır. Günümüzde artık metastazları görmek için sıklıkla PET/BT ve beyin MRI istiyoruz.
Yaklaşık 10 hastanın 1-2 tanesi erken evrede ve ameliyata uygun, 2-3 tanesi akciğer bölgesinde ileri evrede olduğundan öncelikle ilaç ve ışın tedavisi ile tedavi planlanan, 5-6’sı ise yaygın evrede doktora gelirler. Metastaz dediğimiz başka organlara yayılmış evre 4 akciğer kanserinde tedavi için ön planda ilaç tedavisi kullanılır. Erken evredeki küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinde hastalarımız daha uzun süre yaşarken hastalık evresi arttıkça sağ kalımlar da kısalmaktadır.
Tüm akciğer kanserleri aynı mı?
Akciğer kanserleri başlıca 2 ana gruba ayrılır. Küçük hücreli kanser dediğimiz grup yaklaşık tüm kanserlerin %15’ini oluşturur ve öncelikle kemoterapi ve bazen birlikte verilen radyoterapiyle tedavi edilir. Bunun dışında kalan tüm grup küçük hücreli dışı akciğer kanseri olarak adlandırılır. Bu büyük grup patolojide hücrelerin görülme ve bazı özel boyalarla boyanma özelliklerine göre kendi içinde de adenokanser, skuamöz (yassı epitel), ve büyük hücreli kanserler gibi sınıflara ayrılır. Bazen bu hücre tipleri birlikte bulunur ve karma tip kanserler deriz. Bu patolojik alt tipler kullandığımız ilaçları seçmemizi de etkiler.
Akciğer kanserinde istenen genetik testler nelerdir?
2004 yılından sonra akciğer kanseri tedavisinde kemoterapiden farklı şekilde etki eden yeni ilaçlar kullanılmaya başlandı. Tümörün gen dizisindeki bazı değişiklikler bu noktalara etkili olduğunu bildiğimiz hedefe yönelik ilaçlar kullanılarak çok olumlu sonuçlar alıyoruz. Gelişen tekniklerle birlikte artık daha çok hedef noktamız ve daha çok sayıda özel ilacımız var. Halk arasında akıllı ilaçlar olarak da bilinen bu ilaçları daha sık kullanmaya başladık.
2014’den sonra kanser oluşumunda ve tedavisinde bağışıklık sisteminin etkisi de daha net biliyoruz. Kanser tedavisinde bağışıklık sisteminin ana kontrol noktalarını etkileyerek kanserin büyümesini durduran ve hatta gerileterek tamamen yok eden ilaçlar kullanılmaya başlandı. Bu ilaçların özellikle tümör dokusu üzerinde bağışıklık sisteminin normal işleyişini durduran noktalar olan bazı hastalarda daha etkili olduğu görüldü. Hatta CTLA-4 ve PD-1 kontrol noktalarının kanserdeki önemini gösteren 2 ünlü bilim insanı, James Allison ve Tasuku Honjo 2018’deki NOBEL tıp ödülünü kazandılar. Artık genetik testler içinde tümörde bu özel noktalara da bakıyoruz.
Bazı hastalarda ailevi bir hastalık olarak da kanser görülebiliyor. Bu hastalarımızda yalnızca tümörde değil hastalarımızdan alınan kan, yanak içi mukozası gibi örneklerinde de özel gen değişiklikleri inceleniyor. Sonuçlar genetik uzmanları ile birlikte hastalarımıza iletilip, o hastaya spesifik bir tedavi ve izlem planlanıyor.
Kısacası artık kanser tanı ve tedavisinde çeşitli genetik panellerin yapılması günlük hayatımızın içinde. Hastalarımıza özel olarak bazen 350 veya üstünde gen içeren panelleri kullanarak, bazen de en kısa sürede ilaç seçimimizi etkileyecek sayılı genlere tek tek bakarak yol alıyoruz.
Son yıllarda ilaçla tedavide yenilikler var mı? 
1990’larda akciğer kanserinde kullandığımız 2 kemoterapi ilacımız vardı ve alt tipinden bağımsız bu ilaçları kullanırdık. 1995’den sonra yeni kemoterapi ilaçları, 2000’lerde hedefe yönelik ilaçlar ve 2010’larda immünoterapi dediğimiz bağışıklık sistemini destekleyen ilaçlar geliştirildi. Artık tedavi planlarken hastamızın genel durumuna, eski geçirdiği hipertansiyon, diyabet gibi hastalıklara, akciğer kanserinin tipine ve evresine bakmanın yanında genetik test sonuçları ile kişiye özel bir tedavi planı yapıyoruz. Uygun hastada uygun hedefli tedavilerin de hastalarımızın yaşam sürelerini uzattığını görüyoruz. Yine de bazı hastalarımız bu grup akıllı ilaçlara uygun olmayabiliyor ve standart kemoterapilerle tedavilerine devam ediyorlar. Kanser tanı ve tedavisindeki gelişmeler devam ediyor ve her kongrede yeni bir hedef ve ona uygun yeni bir ilaç keşfediliyor. Biz de bu gelişmeleri yakından izleyip hastalarımıza iletiyoruz.
Ameliyat olan hastalarda ek kemoterapiye veya başka bir tedaviye ihtiyaç var mı?
Küçük hücreli akciğer kanseri hastalarımızda ameliyat olmaya uygun olan hastalarımıza bazen hastalığın geri gelme riskini azaltmak amacıyla ek kemoterapi ve/veya radyoterapi öneriyoruz. Bu kararda patolojide görülen lenf bezelerinde tümör hücresi görülmesi, tümörün boyutu, tümörün kan ve lenf damarlarına girmesi, çabuk çoğalıp geri geleceğini gösteren bazı özelliklere sahip olması rol oynuyor. Son yıllarda yine genetik değişiklikler görülen hastalarda 2-3 yıl uygun akıllı ilaçların kemoterapi sonrasında verilmesi de hastalığın geri gelme riskini azalttığı görülmüştür.
Bazı hastalarımız ilk geldiklerinde ameliyata uygun olmuyorlar. Kemoterapi ve radyoterapiyi tedavinin başına çekerek tümörü küçültebiliyoruz. Bu durumda hastalarımız tekrar ameliyat olma şansını kazanabiliyor. Eğer tümör tamamen yok olmuşsa buna tam cevap diyoruz ve bu durumda hastalarımızın ömrü de uzamış oluyor.
Kısacası artık akciğer kanserinin tanı, tedavi ve izleminde çok önemli gelişmeler var ve her geçen gün de yeni ilaçlar bulunuyor. Bu nedenle yakınması olan hastalarımızın gecikmeden doktora gitmesini, ve mutlaka bu konuda uzman birbirinden farklı disiplinlerin ortak çalıştığı merkezlerde tedavi görmelerini öneririm.

Prof. Dr. Atıf AKDAŞ/ÜROTIP

ÜROTIP İÇİN TIKLAYINIZ

 

Atıf AKDAŞ/kentekrani

Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 02 Nisan 2021

Yazarın Tüm Yazıları

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here