📽️ VEDAT ÖZKAYA/ MÜZİK /SÖYLEŞİ

0

📽️ VEDAT ÖZKAYA/ MÜZİK /SÖYLEŞİ

Şarkılarım kendi arasında konuşuyor, kimi zaman birbirlerine cevap veriyor ya da yarım cümlelerini tamamlıyor”

Kendine has üslübü  ve şarkı sözleri ile  müzikseverlerin dikkatini çeken müzisyen Vedat Özkaya ile müzik yaşantısını,şarkılarını, sosyal medyayı ve yeni projelerini konuştuk. İyi okumalar.

Müziğe lise dönemlerinde şarkı söyleyerek başlamışsınız, çeşitli bar grupları ile Karadeniz’in birçok ilinde sahne ve konserleriniz de olmuş. Sizce bu geçmişiniz Karadeniz’in bir ili yerine İstanbul’da olsaydınız her şey farklı mı olurdu yoksa benzer şekilde mi gelişirdi? 

Kesinlikle çok farklı olurdu diye düşünüyorum. Bilirsiniz merkezden uzaklaştıkça bir çok fırsatı da kaçırmış oluyorsunuz. Her ne kadar son yıllardaki dijitalleşme bunu avantaja çevirmiş olsa bile bizim başladığımız tarihler internetin de erken dönemleriydi. Dolayısıyla sesimizi duyurmak daha zor oldu. Başka bir bakışla da küçük şehirlerin sizi kendi içinize döndüren bir durgunluğu olur ve ben bunun sanat üreten insanlar için azımsanmayacak bir nimet olacağını düşünüyorum. Büyük şehir kalabalığı ve koşuşturması içinde belki de bu kadar süre bu işin içinde olamayabilirdim.

Müzikal tarzınızı nasıl tanımlarsınız? 

Şarkı sözlerimin kendi içinde bir gizemi var. Bir çok şarkım da birbirlerinden haberdar aslında. Onlar kendi arasında konuşuyor, kimi zaman birbirlerine cevap veriyor ya da yarım cümlelerini tamamlıyorlar. Müziğimi duyan insanların ”Evet, bu bir Vedat şarkısı” demeleri hoşuma gidiyor. Rock müzik geçmişim ile kulağımda kalan Türk klasiklerini estetik bir biçimde harmanladığımı düşünüyorum. Yıllar içinde özgün bir anlatım dili oluşturabildiğim kanısındayım.

Konser de ya da sahne performanslarınızda diğer şarkılarınıza göre biraz daha fazla seslendirmekten keyif aldığınız parçanız var mı? Varsa sebebinden bahseder misiniz? 

Günümüzde bu işin değeri tamamen sayılarla ve sosyal medya etkileşimiyle ölçüldüğü için daha sahne yüzü görmemiş şarkılarım var. Ben müziğin sizi çevrelemesi hissine aşık bir dinleyiciyim de aynı zamanda. İşte bu nedenle sadece vokal performası olarak bakamıyorum konuya. Müziğin bütünü benim o duyguya girmemde fazlaca etkili. Her ne kadar insanlar şarkılarımın içinde kendilerine ait bir şeyler bulsalar bile ben çoğunlukla çok kişisel şeyler yazan biriyim. Bu kişisel bakış açısını kendimce doğru sayılabilecek bir tınıyla ortaya çıkarmaya özen gösterdiğim için beni çevrelemesi de kolay oluyor. Müziğimin yaratılış sürecinde emeğim olmayan bir tek nota ya da kelime yok neredeyse.  Kalemimden çıkan şeyleri söylerken ya da dinlerken yazıldığı duygulara gidiyor ve her şeyi en baştan hatırlıyorum. Bu da ne söylersem söyleyeyim, ne çalarsam çalayım çok sevdiğim bir tanıdığa rastlamışım gibi hissettiriyor. Net bir şarkı ismi veremediğimin farkındayım fakat sebebini anlatabildiğimi umuyorum.

Siz kendinizi en iyi nasıl ifade ettiğinizi düşünüyorsunuz? Ek olarak en beğendiğiniz ve en kızdığınız yönünüz nedir?

Günlük hayatımda geveze sayılabilecek derecede konuşkan biriyim fakat şarkılarda bu böyle değil. Basit yaşamak, basit ve açık iletişim kurmak adına ne kadar açıklayıcı ve uzun konuşuyorsam, aynı derecede kapalı ve uğraş isteyen bir yazı dili benimsiyorum. Elbette bazen öylece ilk gördüğümüzde anlayabildiğimiz şeyler de çok kıymetli olabiliyor fakat ben görülen, duyulan fikir, söz ya da diğer başka şeylerin biraz uğraşılarak edinildiğinde daha değerli olduğunu düşünüyorum. İki farklı adam gibi yaşıyorum birisi çok konuşuyor ve eğlenceli diğeri az konuşuyor ve gizemli. Kendimi bu şekilde ifade ediyorum fakat hiç bir zaman anlaşılabilmek gibi bir kaygı taşımadım. Müziğimi ya da beni asla anlayamazsınız tarzı bir yerden de yaklaşmıyorum konuya tabi ki. Hayatın içinde her yerden üzerimize yağan verilerden bazıları da benim söylediklerim hepsi bu kadar. Ve sadece diğerleri kadar değerli. Bu çizdiğim şema içinde beğendiğim yönümü şarkıların anlatıcısı olan adam kızdığım yönümü de günlük yaşantımdaki vedat olarak belirtebilirim.

Dinleyicilerinizle aranızda sosyal medyadan takip edebildiğim kadarı ile farklı bir bağ var. Çıkarsız ve çok samimi… Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?  

Sosyal medya konusunda pek başarılı ya da istikrarlı sayılmam. Çok küçük bir takipçi grubum var fakat onlarla sizin de rastladığınız bazı samimi sohbetlerimiz oluyor. Bu insanların çoğu beni yıllardır dinliyor. Bazıları bir şarkıya takıyor ve onunla büyüyor. Bazıları tanışıyor evleniyor çocuğunu bekliyor, büyütüyor. Bazıları ise genel hatlarıyla yansıttığım insanı seviyor. Küçük bir topluluk olduğumuz için iletişimde kalabiliyoruz. Bazıları beni kardeşleri, arkadaşları, abileri gibi görüyorlar başka bir çok konuda da fikrimi önemsiyorlar. Yıllardır takip edenler bilir ki ben bilgi paylaşmayı birilerine yardım edebileceğim noktada elimden geleni yapmayı çok seviyorum. Bu ağırlıklı olarak müzikal oluyor müzisyen olmaya çalışan ve şarkılarımı seven kimseyi boş çevirdiğim olmamıştır. Öte yandan takipçilerim bana doğrudan hayatla ilgili başka konularda da danışabiliyor elimden geldiğince onlarla oluyorum ve paylaşarak çoğaltmaya çalışıyoruz.

Müziğin sizi değiştirdiğini düşünüyor musunuz? Başka açıdan müziğin size sağladığı en büyük özgürlük nedir?

Aslında yukarıda bu sorunun birazının cevabını verdim. Hayatımda düzeltmek istediğim yönlerimi şarkıların anlatıcısı olarak konuştuğumda törpülüyorum. Öte yandan fazlaca ekside olduğu için müzik sektörünün durumu ya da ekonomik bazı şeylerden söz etmek bile istemiyorum. Özellikle son yıllarda kaygısızca ve sadece istediğim zaman üretiyorum. Bir yayın tarihine yetişmeye ya da anlaşma doldurmak için aklıma gelen ilk fikri şarkıya çevirmeye çalışmıyorum. Fikirlerimin içimde bir demlenme süresi var. Bu evre bitince nasıl duyulacağını hayal etmeye başlıyor ve düzenleme yapmaya başlıyorum. Şarkılarımın çoğu yıllara yayılmış bölümlerden oluşuyor fakat tabi ki anlık bir kıvılcımla bir çırpıda bitenler de var. Ben bu sürecin her anını seviyorum ve hala müzik yapıyorsam tek sebebi de budur. Müzik bana muhteşem bir hayat sunmadı fakat sürekli işleyen bir zihin yapısı geliştirmeme yardımcı oldu. Sağladığı en büyük özgürlüğün ise yalnızlığa karşı dirençli biri haline getirmesi olduğunu söyleyebilirim çünkü gizli bir bahçe gibi her zaman ona kaçarım.

Müzikal yolculuğunuzda size ilham veren sanatçılar veya rol modeller kimlerdir?

Bana ilham veren büyük şey kulağımda kalan şarkılar aslında. Müzik dinlemeye eskiden bir çoğumuzun evinde olan radyolu kaset çalarlar ile başladım. Çocukluğumda ne dinlenilenileceğine benim karar veremediğim yıllarda evimin içinde ve ailemde neredeyse Ferdi Tayfur dışında bir şey dinlenmezdi. İlk gençliğimde ise rock ve metal beni acayip içine çekmişti. Bir grubumuz vardı ve sürekli Pantera, Manowar gibi grupları dinlerdik. Şimdilerde neredeyse müziğin her tarzının tadına bakmak istiyorum diyebilirim. Direkt olarak şu grup şu şarkı diyemesem de bir çok Türk ve dünya rock klasikleri gelişimimde kesinlikle etkilidir. Ağırlıklı olarak Türkçe ve sakin bir müzik yapıyorum fakat her zaman minik rock sosları ile süslerim. Üzerimde etkisi olan sevdiğim grup ve müzisyenler saymak istersem de bunların başında; The Doors, Pink Floyd, Deep Purple, Redd, Flört, Cem Karaca ve bunlarla çok alakasız şekilde Ferdi Tayfur gelir.

Müzik dışında başka neler yapıyorsunuz?

Cevabı kendi müziğimi yapmak dışında ne yapıyorum olarak yanıtlarsam eğer çoğu zaman prodüksiyon yapıyorum. Çeşitli markalara, youtube kanallarına, sanatçılara kimi zaman prodüksiyon kimi zaman ise beste&söz gibi alanlarda destek veriyorum.

Hobilerimi sorarsanız en başında PDF okumak diyebilirim. Alakalı alakasız bir çok alanda merakım oluyor ve teknik PDFler, bitirme tezleri bulup onları okuyorum. Çok düşündüğümü de söyleyebilirim. Dışa dönük biriyim fakat çevremi çok sınırlı tutarım. Tercihen çok az arkadaşım vardır. Onlarla buluşup sahilde sohbet ederiz, bazen evde buluşup hep beraber çalarız. Basit ve sakin bir yaşantım var.

Yeni projelerinizden ki yakında yeni şarkının da geleceği bilgisi vardı bülteninizde ve gelecek planlarınızdan bahseder misiniz?

Yani şarkılarım var. Akustik versiyonu çıkacak olan şarkılar var. Düet var mesela. Sırada yeni bir şeyler hep var. En yakın olanı ise 19 Nisan’da yayınlanacak olan  ”Büyü Yavrum” isimli şarkım. ”Göğsümde Sakladım” ile aynı karamsar evrende geçiyor ve bir nevi devamı niteliğinde. Bu arada yeri gelmişken ”Göğsümde Sakladım” ile ilgili teşekkür etmem gereken kişiler var. Bağlamaları çalan usta müzisyen Kemal Özavcı’ya, akustik gitarları çalan dostum Mustafa Oflaz’a teşekkür ederim. Ki onlar da yakın zamanda çıkan Turgay Akdağoğlu’nun ”İz Kalmadı” isimli albümünde yine beraber çalıştılar. Türk halk müziği seviyorsanız kesinlikle tavsiye edeceğim bir albümdür.

Röportajlarımın klasik sorusudur. Size de sormak istiyorum. Elinizde sihirli bir değnek olsaydı ne yapmak isterdiniz?

Sanırım böyle bir şeyin cevabını hiç düşünmemişim ama bir değnek olmuş olsaydı eğer; dünyadaki o kadar sorunu çözmekten bir kere bile kendim için kullanamazdım. Her şey o kadar hızlı ki artık kimi zaman yaşamak için bile sıra bekliyoruz. Dolayısıyla sihirli bir değnek çok talep görecektir ve sanırım kendi elimde bile olsa bana sıra gelmezdi ya da açık tabirle bana yedirmezlerdi diyeyim. 🙂