İSİG raporu: ’10 yılda en az 1379 kadın işçi hayatını kaybetti’

0

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla ‘kadın iş cinayetleri raporu’nu yayınladı.

Raporda, “Ayrımcılığın, şiddetin, sömürünün ve yok sayılmanın kıskacında 2013’ten bugüne en az 1379 kadın işçiyi hayatını kaybetti. 2023’ün ilk on ayında en az 140 kadın işçiyi iş cinayetlerinde kaybettik” denildi.

Raporda şu tespitler yapıldı:

-Kadına yönelik şiddet, kadınları yalnızca hane içinde ve sosyal yaşamda değil, çalışma yaşamında da kuşatıyor. Çalışma yaşamında, kadına yönelik cinsel taciz ve şiddet sistematik bir biçimde ‘bireysel vakalar’ olarak ele alınıyor.

-Kadınlar, okumalarına ve çalışmalarına izin verilmeyerek ekonomik şiddete maruz kalıyor.

-Kadın emekçiler, aynı işi yaptıkları erkek işçilerle eşit şartlarda çalışamadığı ve kadın olduğu için ayrımcılığa uğradığı gibi, erkek işçilerle eşit ücret de alamıyor. Kadınlar; aynı düzeyde eğitim aldıkları erkeklerin ortalama ücretinin ancak yüzde 77,8’ini alabiliyor.

-İşyerlerinde kadınların 60 yılllık kazanımları bir bir eritiliyor ve kreş hakkı, emzirme odası gibi mücadeleyle kazanılan haklar, kamu işyerlerinde dahi kağıt üzerinde kalan haklara dönüşüyor.

-Kadın emeğinin görünmez olduğu koşullarda, kadınların yaşadıkları iş cinayetleri, kadınların meslek hastalıkları ve iş kazaları da görünmüyor.

-2013’ten bugüne en az 1379 kadın işçiyi hayatını kaybetti. İSİG Meclisi verilerimize göre; 2013’te en az 103, 2014’te en az 131, 2015’te en az 121, 2016’da en az 110, 2017’de en az 117, 2018’de en az 120, 2019’da en az 115, 2020’de en az 148, 2021’de en az 165, 2022’de en az 109 ve 2023’ün ilk on ayında en az 140 kadın işçiyi iş cinayetlerinde kaybettik.

-Bir başka gerçek 2013’ten beri yaşamını yitiren kadın işçilerin yalnızca 33’ünün sendikalı olması, başka bir ifadeyle iş cinayetlerinde yitirdiğimiz kadın işçilerin yüzde 97’sinin örgütsüz olmasıdır.

-Türkiye işçi sınıfının bir gerçekliği olarak, ölen kadın işçilerin 79’u göçmen/mülteci işçi olduğunu görüyoruz. Ev içi emeğin ana gövdesini oluşturan göçmen kadın işçilerin çalışma koşulları, kadın istihdamının vahim bir tablosunu yansıtıyor. Pasaportlarına el konulma, kaçak olarak çalıştırılma, ‘işçi kiralama bürosu’ işlevi gören aracı şirketler eliyle çalıştırılma, işyerinde taciz, tecavüz ve şiddet, ücretini alamama göçmen kadın emekçilerin en büyük sorunları.

-Yıllarca sigortasız çalıştırılan, defalarca iş kazası geçiren ancak hiçbir mekanizma işletilmeyen, tuvalete gitmelerine dahi izin verilmeyen; fıtık, böbrek hastalığı, cilt hastalıkları gibi sayısız meslek hastalıkları olan, yıllarca amirleri tarafından hakaret ve aşağılamaya maruz kalan Agrobay direnişçisi kadınların kararlılığı kadın işçilere dayatılan tüm şiddet sarmalına ve örgütsüzlük dayatmasına umut dolu bir reddediş oldu.

-25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Raporumuzu bu yüzden, kadın işçilerin çalışma koşullarının en kötü olduğu ve en çok kadın iş cinayetinin yaşandığı tarım işkolunda emeğine ve onuruna sahip çıkma kararlılıklarıyla yılgınlığı dağıtan Agrobay direnişçisi kadınlara atfediyoruz.”