H A K  V E  İ H L A L . . .

0

H A K  V E  İ H L A L . . .

“Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın.” 

Sokrates

“Eğitim kendiliğinden olan bir şey değildir. Dışarıdan verilir, öğretilmesi gerekir.
Zamanı, mekânı, öğreteni ve konusu vardır.
Gerçek olan doğadır, kişi kendini en iyi orada bulur.
El ile bilinç birlikte geliştirilmelidir.
Gerçek nesnelerle yapılan etkinlikte amaç; yaparak öğrenmek ve yaşamaktır.
Somuttan soyuta yapılan eğitim, mutlaka karma olmalıdır.”

Yukarıdaki fikirler günümüzden iki yüz küsur sene önce yaşamış İsviçreli pedagog ve reformcu Pestalozzi’ye aittir.
Ne güzel!
El ile bilinç birlikte geliştirilmelidir.

Ben, yazarken Köy Enstitülerini hatırlayıp, projenin kurucuları arasında bulunan İsmail Hakkı Tonguç’u ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i saygı ve şükranla andım.

Bu enstitüleri kapatanların ’’Hak İhlali’’ yaptıklarını düşünüyorum.
Helalleşmek isteyenlere şahsım ve ülkem adına hakkımı helal etmiyorum.

On binlerce gencin çağdaş eğitimi engellenmiş, ülke eğitim kalitesini kaybetmiştir.
Biliriz ki, her insan küçük harflerle yazılmış birer kitaptır.
Ve elbette her kitap, içindeki harfleriyle birbirinden farklıdır.
Enstitülerin temel görevi, bu harfleri büyütüp, sahiplerini topluma ve devlete kazandırmaktır.
Ülkemizin eğitim tarihindeki yerleri hiç unutulmayacaktır.
Burada, öğrencinin hukukla korunan hakları vardır.
Bildiğimiz odur ki; hukuk’un kaynağı ile hak’ın kaynağı aynıdır.
Hukuk, hak kavramının çoğuludur.
Enstitüleri kapatanlar; Hak, hakikat ve hakkaniyetten nasibini alamayanlardır.
Ne ifade eder bilmiyorum, ama şahsım ve ülkem adına hakkımı helal etmiyorum.

İki yüz küsür yıl evvel Pestalozzi bilgiye dayalı bir eğitim sistemin önerirken, Osmanlı’da eğitim, statik bir yapı içinde üretken olamıyordu. Bilim, sadece dini ilimlerle sınırlı idi.
Sopa ve ceza sıklıkla başvurulan bir yöntemdi.
Ceza; mevcut düzeni korumak adına; hizaya getirip, zorla istenileni yaptırmayı amaçlıyordu.
Tehdit vardı, öğrenci hiçbir zaman interaktif bir tavır alamıyordu.

Öyle ki…

’’Eti senin kemiği benim’’ diyenler için;
Dayak cennetten çıkmıştı, öğretmenin vurduğu her yerde gül gecikmeden bitiyor, tekdir ile uslanmayanın hakkı mutlaka kötek oluyordu.
Akıl, el ve doğa üçlemesi öğrenmenin temeli olması gerekirken;
’’İcat çıkarma, elin ayağın rahat dursun’’ sözleri tescilli atasözlerimiz arasında yerini alıyordu.

Şimdi…

Öğretim ve eğitim bu durumda iken…

Neyin hak ihlali olduğu nasıl belirlenecek,
Hangi dinamikler buna karşı gelecekti?

Pestalozzi’den iki yüz küsur sene sonra yukarıdaki sorular hala güncelse, toplumun değişimi(!) ve dönüşümü(!) adına söylenecek sözümüz maalesef hiç yoktur.

Ancak her şeye rağmen hak hükümdür, bugünü ve geleceği yansıtır…

Saygı, sevgi ve inançla,

Kemal YALNIZ/İktisatçı

Kemal YALNIZ/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

Yazarın Tüm Yazıları

www.kentekrani.com 8 Ekim 2023