SEÇİM SONRASI GELİŞMELER

0

“Öncelikle konuşulması gereken bence AK Parti’nin analizinin yeterince yapılmadığıdır. Aziz Çelik hocanın da belirttiği gibi “tencere boş değildi” en azından kırsal kesimlerde.”

28 Mayıs 2023’te yapılan seçimleri bitse de üzerinde daha çok konuşulacak. Seçimlerde medyanın kullanımı, kara propaganda partilerin kampanyaları, vaatleri, iktidarın devlet partisi olarak seçimlere katılması, üzerinden derinlemesine analizler yapılacak. Sadece o değil yurtdışı oyların etkisi, geçici sığınmacılar ve Türk vatandaşlığına geçen yabancıların varlığı da.

Türkiye gibi Asya’dan Avrupa’ya geçiş yolu üzerinde bulunan bir ülkeye bölgedeki ekolojik, savaş, çatışma, vb. nedenlerle göç olması olağan. Olağan olmayan bunun ülkenin demografik yapısını bozacak bir duruma gelmesi ya da gelme ihtimali. Ayrıca bu insanların ülkenin siyasal tercihinde etkili konuma gelmesi de tartışmaların bir başka yönü. Bu konu farklı kesimlerce tartışılmaya devam edecektir. Burada önemli olan insan hakları ve ülkenin demografik yapısını etkilemeyecek bir çerçevede sorunun çözülmesi. Bu konuda aşırı milliyetçi yaklaşımların olması ve Cumhurbaşkanı adaylarından birinin Cumhur İttifakına destek vermesi konunun siyasal iktidar nezdinde de ele alınacağının bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir.

Üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, yemin ederek göreve başladı ve kabinesini açıkladı. Kabinede eski MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın dışişleri bakanı olarak görev yapması Türkiye’nin bölgesel gelişmelere daha duyarlı olacağının göstergesi. Fidan’ın bölgesel konuların öne çıktığı ve sıcak çatışmaların olasılığının arttığı bir dönemde istihbarat alanında 13 yılı aşkın süredir görev yapması bu konuda Türkiye’nin aktif rol alacağı anlamına gelmektedir.

5 yılı aşkın süredir Genelkurmay Başkanlığı’nı yürüten Orgeneral Yaşar Güler’in Milli Savunma Bakanlığı’na atanması siyasal iktidarın Hulusi Akar ile başlattığı bir geleneği sürdürdüğünü göstermektedir. 2015- 2018 tarihleri arasında yaklaşık 4 yıl görev yapan Hulusi Akar da Genelkurmay Başkanı iken  9 Temmuz 2018 tarihinde Milli Savunma Bakanı olarak atanmış ve bu görevi yaklaşık 5 yıl sürdürmüştür. Siyasal iktidar, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte siyaset-ordu ilişkisinden yeni bir gelenek başlattı. Bu gelenek Genelkurmay Başkanın kabinede  Milli Savunma Bakanı olarak görev yapması ile sürdürülüyor. Bir anlamda siyaset kurumu silahlı kuvvetleri bu çerçevede kontrol altında tutmayı hedefliyor.

Kabinede küresel sermayenin yakından tanıdığı Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanması Türkiye’nin 2 Aralık 2021’den itibaren Hazine ve Maliye Bakanı olarak görev yapan Nurettin Nebati’yle somutlaşan ekonomik uygulamalardan vazgeçtiğinin de bir işaretidir.  Yeni dönemde çalışanların, emeklilerin sistemin çözmekte zorlandığı birikmiş ekonomik sorunlar nedeniyle yaşamlarının zorlaşacağını söylemek için kâhin olmak gerekmeyecek. Çalışan kesimleri, esnafı, köylüleri zor günler bekliyor. Çünkü acı reçete kapıda.

Seçim sonrası öncelikle Millet tİtifakı’nın belirleyici aktörü CHP’ye yönelik tartışmalar da yoğunlaştı. Öncelikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun istifa etmesini isteyenler medya destekli kampanya başlattı. Ama şimdilik bu uygulamaya geçilmedi. Makul olan seçimlerin enine boyuna değerlendirilmesidir. Ne yapıldı? Ne yapılmadı? Ne eksikti? Nasıl yapılabilir? Yeniden örgütlenme nasıl olmalı? Partinin örgütlenmesi nasıl yaygınlaştırılabilir? 20 bin sandıkta müşahit bulunmamasının önüne nasıl geçilebilir? Demokratik kitle örgütleri, meslek odaları, vb. örgütlü kesimlerle sürekli bir ilişki nasıl oluşturulabilir? sorularının yanıtı aranmalıdır.

Öncelikle konuşulması gereken bence AK Parti’nin analizinin yeterince yapılmadığıdır. Aziz Çelik hocanın da belirttiği gibi “tencere boş değildi” en azından kırsal kesimlerde. Türkiye genelinde 4,4 milyon haneye sosyal yardım yapılıyor, 1,5 milyon kişiye 65 yaş ve engelli aylığı veriliyor. Değişik sosyal yardım programlarıyla 12,5 milyon insana ekonomik destek sağlanıyor. Yani “yoksulluğun yönetimini” gerçekleştiren bir parti Ak Parti. Üstelik de bunu köylere, mahallelere yayarak yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir partinin olamadığı kadar üyesi var. Üye sayısı 11 milyonun üzerinde. 2 milyon üyesi küskün bile olsa her aileden en az üç kişi oy verse (Türkiye’de ortalama hane sayısı 3,17) 27 milyona ulaşır. Varsayımsal bir değerlendirme bu ama gerçekliğe yakın.

Artık CHP Ege’nin Akdeniz’in iç kesimleri ile İç Anadolu’da neden yeterince oy alamadığının analizini iyi yapmalıdır. Türkiye’de bu alanda yetişmiş bilim insanları var. Sadece siyaset değil, ekonomi, sosyal psikoloji, sosyoloji, iletişim alanındaki insanlar da bu çalışmaya katılmalıdır. Bu bölgelerin oy verme alışkanlıkları en az 30 yıldır değişmiyor. O zaman bu bölgelerde CHP örgütleri nasıl güçlendirilir? Bölgenin koşullarına göre nasıl örgütlenir? O insanların ihtiyaç ve istekleri neler? Ne yapılmalıdır? Yeni baştan ve şimdiden bu konulara yönelik çalışma yapılmalıdır. Ak Parti’nin mahalle temsilcileri olduğu, her kuruluşta etkin olmak için mücadele ettiği unutulmamalıdır.

1973’ten itibaren Bülent Ecevit döneminde CHP de böyle bir örgütlenme modeli vardı. 1970’lerde Ecevit entelektüellerin dış politikadan, ekonomiye, her alandaki görüşlerinden yararlanmayı bilmişti. CHP o dönemde sağ partiler karşısında bu tür yapılanmayla psikolojik üstünlük sağlamıştı. Ecevit 1977’de yüzde 42 oy aldığında “Kıbrıs Fatihi” adlandırılmasının yanı sıra demokratik kitle örgütlerinin, işçi sınıfının ve farklı sosyalist örgütlenmelerin yarattığı rüzgârdan da yararlanabilmişti. Üstelik Ecevit “Bu Düzen Değişmelidir” kitabında  Atatürk döneminde gerçekleştirilen dönüşümleri “üst yapı devrimciliği” olarak adlandırmıştı.

Seçim sonrası CHP’ye yönelik değerlendirmelerde üç anlayış öne çıkmaktadır. İlki “öze dönmek”. Bu anlayışı savunanlar Kemalist anlayışa dönülmesi durumunda partinin güçleneceği varsayımını öne sürmektedirler. 1930’ların anlayışını savunmaktadırlar. Üstelik o dönemde piyasacı anlayışı savunan Celal Bayar’ın başbakan olduğunu, Kadro’cuların tasfiye edildiğini görmezden gelerek.  Yenilgi dönemlerinin refleksi hep “eski güzel zamanlara” dönmek olarak kendini göstermektedir. İslamcılar da “Asr-ı Saadet’e dönmek” olarak bunu zaman zaman dillendirmektedir. Yani bu anlayışı savunanlar geçmişe dönmeyi savunmaktadırlar. Oysa CHP 1990’lardan sonra kısmen geçmişten kopmuştu. Örneğin 1999 yılında Deniz Baykal, Ortaköy’deki  İstanbul Mülkiyeliler Birliği lokalinde devletçilikten vazgeçtiklerini açıklamıştı.

İkinci görüştekiler var olan yapıyı savunanlardır.  Kısmı düzenlemelerle şimdinin güzellemesini yapmaktadırlar.

Üçüncü görüşte olanlar ise geleceğe hazırlanmayı bu temelde radikal değişiklikler önermektedirler. Bu görüşlerin iç içe geçmiş versiyonları da olabilir. Ama temelde bu üç anlayışın tartışmalarda belirleyici olduğu söylenebilir.

Vurgulanması gereken şudur: Türkiye ve dünya öngörülemez bir belirsizlik içindedir. Bu nedenle var olan anlayışlar bu durumu açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Dijital kültürün ve yapay zekanın hayatımıza girdiği, teknolojinin belirleyici hale geldiği, yeni emperyalizmin dayatması sonucu işçi sınıfının örgütlerinin zayıfladığı, yoksulluğun dünyanın her yerinde arttığı bir dönemde yeni yaklaşımlar geliştirilmelidir. Bunun için yeni kadrolar, örgütlenme biçimleri ve içinde bulunulan süreci kavrayacak program oluşturulmalıdır. CHP’nin ontolojik ve epistomolojik olarak bunu yapması ne kadar mümkün? 1970’lerde tartışılmasına, konuşulmasına rağmen SODEP ve SHP dışında sosyal demokrat bir görünüm bile kazanamadığı düşünülürse yanıt alınamayacağı açıktır. Ancak ne olursa olsun CHP seçim sürecinden gerekli dersleri çıkarmalıdır. Unutulmaması gereken bir başka gerçek de seçimlerin halk ithal ederek kazanılmayacağıdır. Halka küskünlük sırtını dönmek olmaz. Oy alınamayan bölgelerde derinlemesine inceleme yapılmalıdır. Bu sosyo-ekonomik koşullar bu halkı ve bu sosyo-politik yapıyı üretti. Bu yapının disiplinler arası bir bakışla analiz edilmesi gerekir. Yoksa gelecek seçimlerde de aynı sonuçlar alınır.

Kemal ASLAN/Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi

Kemal ASLAN/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 6 Haziran 2023

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here