MELHAME-İ KÜBRA’DAN GÜNÜMÜZE…

0

13 EYLÜL 1921-16 TEMMUZ 2016

Büyük savaşa günler kalmıştı.
Takvimler Temmuz 1921’i gösteriyordu.
Daha sonra Rodos’a kaçacak olan Şeyhülislam Dürrizade Abdullah fetvaları ile Milli Mücadeleye katılan kahramanlarımızın ölüm emrini veriyordu.
Hepsini din ve devlet düşmanı sayıyor, öldürülmelerinin dinen caiz ve vazife olacağını bildiriliyordu.
Büyük etkisi olacak ki, asker kaçağımız otuz bini geçmişti.
Anadolu’nun yiğit evlatları cephelerde şahadet şerbetini içmeye hazırlanırken Vahdettin sarayında beşinci evliliğinin hazırlığını yapıyordu.

ÖN CEPHEDE %75 SUBAY KAYBEDİLEN SAVAŞ
General Asım Gündüz, Mustafa Kemal’in Subaylar Savaşı olarak nitelediği Sakarya Savaşı’nı, -kayıplarımız bini subay olmak üzere yirmi beş bin kişiydi- acemi ve çok genç erlerimizi böylesine ölüm kalım savaşında cesaretlendirmek için subaylarımızın ön cephelerde savaşması gerekiyordu’’ diyerek anlatacaktı.


Sakarya Savaşı’nda, savaşa katılan subaylarımızın dörtte biri, ön cephedeki subaylarımızın ise yüzde yetmişi şehit olmuştu. Bu, savaşlarda çok sık rastlanan bir şey değildi.
Ordumuzun kahraman subayları bağımsızlık yolunda canlarını seve seve feda etmişler, bu satırları okuyanlara özgür bir ülke bırakmışlardı.
Atatürk, bu savaşı çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelen Melhame-i Kübra olarak niteleyecek ve 31 Ocak 1923’te yaptığı konuşmada;
’’Bizim öcümüz, zalimin zulmüne karşıdır. Onlardaki zulüm duygusu ölmedikçe, bizde de öç duygusu sürecektir.’’ diyerek antiemperyalist tavrını sürdürecektir.

“SUBAYLAR SAVAŞI”NDAN KUMPASA
Subaylar Savaşı ile kurduğumuz bu ülke, ne yazık ki yüz yıl sonra kendi subaylarına, öz çocuklarına ’’kumpas’’ kuracak kadar değerlerini yitiren insanlar yetiştirmiş, evrensel hukuk kuralları dünyanın gözü önünde yok edilmiştir.
Mustafa Kemal’e ne kadar şükretsek azdır!

Kurduğu Cumhuriyetin yurtsever askerleri, hainlerin girişimlerini engellemiş, ülkeyi bir kaostan yine kurtarmışlardır.
15-16 Temmuz kalkışması; Toplumun, iktidarın ve muhalefetin müthiş dersler çıkarması gereken bir olgudur.
Ve bu olgu birden ortaya çıkmış, dünü olmayan, yeni bir olgu değildir…

Saygı, sevgi ve inançla,
Kemal YALNIZ/İktisatçı

Kemal YALNIZ/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 16 Temmuz 2022

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here