Dallas’lı Yıllar

0
Dallas’lı Yıllar.

80’li yıllar belki de daha eski…
Yani aslında eve girmemek için bin bir yalan söylediğimiz, sokakta bağıra çağıra top oynadığımız dönemler…
Elbette bugünküler gibi binalarda yaşamazdık; bahçeli evimiz vardı fırsat buldukça kaçıp oynardık.
Dersimiz bitmiş ise, sonuna kadar sokak iznimiz olurdu  yoksa odadan çıkamazdık.
Artık siyah beyaz televizyondan renkli ve çok kanallı döneme geçilmiştir.
Çok kanal ve sürekli yayın vardır ama bugünkü gibi dünyada rağbet gören Türk dizileri henüz yapılmamaktadır.
Onların yerine evin tek eğlencesi olarak yemekten sonra ailece çekirdek çitleyerek birlikte seyredilen ithal dizi dönemi yaygındır.
O dönemde evde tek televizyon vardır ve en büyük keyif ailece izlenen yabancı dizilerdir.
Her diziye de izin verilmezdi; ilk şart dersi bitirmiş olmaktır, sonra aile dizisi olup olmadığını ve erken saatte yayınlanıp yayınlanmadığını kontrol etmekti.
Bu şartlar tamam ise çocukluğumuzun en eğlenceli saatlerden biri başlardı.
Aslında pek çok seçenek yoktu ama bazıları illa ki tv karşısına bağlardı.
Sanki ipnotize edilmiş gibi izlerdik.
O an dünya dururdu ve kendimizi her şeyimizle  o hikâyenin içinde  bulurduk.
Her izleyen kendine benzeyen karakteri mutlaka bulurdu ve onu dizi boyunca korurdu.
Hatta hayran grupları oluşmuştu, taraftarların çekişme hikâyelerini dalga geçerek dinlerdik.
Dizinin sonuna doğru ise  mutlaka bir bilinmeyen koyarlardı ki biz ona “tüh tam da heyecanlı anındı bitirdi” yine diyelim.
Nasıl da çabuk geçerdi zaman; ehh çocukluk işte bitiş yazısını görünce üzülürdük.
Kimden mi bahsediyoruz?
Çoğunuz tahmin ettiniz sanki?
O yıllarda dünyanın birçok ülkesinde izleyicileri televizyona kilitleyen Dallas dizisinde Teksaslı petrol zengini, geniş ve varlıklı Ewing Ailesi’nin Southfork Çiftliği’ndeki ihanet, kıskançlık ve entrikalarla dolu dinamik hayatı anlatılıyordu.

Bugünkü gibi sonraki bölüm için önceden fragman hatta fragman’lar verilmezdi.
Sosyal medyada aykırı veya garip resimleri görülmezdi zaten sosyal medyanın olmadığı ama asıl sosyalliğin tavan yaptığı dönemler…
Çocuk aklıyla hikayeye inanırdık veya inandırırlardı.
Bazı bölümler için ise anket bile yapılmıştı.
Hele öyle bir sahne vardı ki, hala bizim neslin hatırladığını sanıyorum.
Bundan tam 35 yıl önce, 21 Kasım 1980’de, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 83 milyon televizyon izleyicisi, ”Dallas” dizisinde, JR’ı kimin vurduğunu öğrenmek amacıyla ben dâhil televizyonlarının karşısına geçmişti.
Ülkemizde Ceyar olarak tanınan J.R. Ewing karakteri dizide vurulmuş ve yer yerinden oynamıştı.
Ceyar’ı kim vurdu? 
İşte o dönemler günlerce konuşulmuş ve haber yapılacak derecede bir sansasyon yaratmıştı.
Televizyon izleyicilerinin müdavimi olduğu dizideki bu soru yüzünden kampanyalar, iddialar bile başlamıştı…
Türk toplumu belki de entrika nasıl çevrilir konusunda ilk kez bu kadar fikir sahibi oluyordu.
Ceyar, kötü karakteri; yani kötü ruhlu eşi, kardeşi canlandırıyor.
Boby ise, iyi evlat, iyi eş ve işadamını oynuyordu.
Bir de Sue Allen, Pamela karakteri ve Lucy vardı.
Lucy’nin saçları ve minyonluğu moda olmuştu.
Sue Allen eski bir model ve güzellik kraliçesi iken çiftliğe bizim tabirle gelin olmuş, kocasının her türlü ilgisizlik, tutarsızlık ve ihanetlerine karşı alkole olan tutkusuna yenik düşmüştü.
Aile içindeki çekişmeler ve gelinlerin kıskançlığı her bölümde yer almakta, çiftliğin sahipleri anne ve baba ise koruyucu kollayıcı ve sahiplenici büyükler rolünde idiler.
Türk toplumu ev içinde bize göre fazla bakımlı olmayı ilk defa o dizide görmüş olabilir.
Örneğin ben işyerinde çekici kıyafetler giymeyi  ilk orada görmüş ve hayret etmiştim!
Çiftler arası aldatma, ihanet veya kardeşler arası ihanet vb konular belki de bizim toplumda ilk defa bu kadar yüze vurulmuş olabilir.
Bugünkü Türk dizilerine baktığımızda benzerlikler görmüyor muyuz?
Bunlar bizim kültürü mü yansıtmaktadır?
Komiser Colombo ise, 80’li yılların diğer bir fanatik dizisiydi…
Colombo; beyazlığı sarıya dönmüş kırışık pardösü ile hiç taranmamış gibi görünen dağınık saçları ve purosu ile polisiye olayları özellikle cinayetleri çözmeye çalışan bir komiser karakteriydi…
Müthiş dikkati ve kıvrak zekâsıyla ipuçlarını nasıl da hemen yakalardı.
Katil de hep beklenmedik biri çıkardı ya işte bu diziyi izlemekten polisiye roman tutkunu olmuştum.
Ya Petroçelli
Bir avukatın olayları detaylarına inerek çözmesi; savunmadaki yeteneği ve zekâsını gösteren aksiyonu ile bir başka Amerikan dizisiydi.
Küçük Ev dizisine gelince…
İşte, özlediğimiz birbirine bağlı; çocuklarına ve eşine düşkün karı koca hikâyelerini barındıran duygusallığın ön planda olduğu bir başka Amerikan yapımı dizi olarak kayda geçmişti.
Şu an bakıyorum da eskinin görsel sanat dediği film ya da dizi endüstrisi patlama yapmış durumda.
Kimi sanat, kimi değil.
Kimi çok izleniyor kimi çok az.
Kimi çok ihraç ediliyor kimi değil.
Ancak şu bir gerçek ki dizi, film sektörü bu pandemide hepimize çok iyi geldi.  Hatta bugün başımıza gelenlerin bile ön gösterimleri önceden izlenmiştir
Bakalım daha nasıl fragmanlar gelecek ve bizlerin ilgisine sunulacak.
Meraktayız?

Doç. Dr. Arzu BALOĞLU

 

DOÇ Dr. ArzuBALOĞLU/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 04 Nisan 2021

Yazarın Tüm Yazıları

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here