İzzet Umut ÇELİK ‘Zamansız ve Sahipsiz Motifler 1/MEANDER(MENDERES)’

0

İzzet Umut ÇELİK/Akademisyen

Zamansız ve Sahipsiz Motifler 1/MEANDER(MENDERES)

Yaşadığımız coğrafyayı, motiflerin kardeşliği ve sürekliliği üzerinden anlamaya çalışmak, hayatı daha yaşanabilir kılar ön kabulü üzerinden bir yazı denemesi.

İnsan, semboller üreten bir varlık olarak bilinir. Sembolizmde somut bir işaret ya da nesneyle soyut anlam arasında karşılıklı ilişki vardır. Bezeme ya da süsleme olarak ifade edilebilecek uygulamalar ise, bu ilişkinin en önemli ifade alanlarındandır. Bu anlamda korkular ya da zaferler, bir çiçeğin rengi ya da formu, bazen de bir hayvanın hareketleri bir motifin kaynağı olabilmektedir.

Su, yeniden doğuşun, bedensel ve ruhsal yenilenmenin, yaşamın sürekliliğinin, bereket, soyluluk, bilgelik, saflık ve erdemin sembolüdür ve üzerinde birkaç söylemek istediğimiz meander motifinin çıkış kaynağı olmuştur.  Meander motifi, tarihsel serüven boyunca kullanılan geometrik bezeme motiflerinin en yaygın olanlarından biridir. Genel anlamda “Kıvrım” manasına gelir. Türkiye’nin önemli mimarlarından Doğan Hasol, “Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü” yayınında bu maddeyi doğrudan “Menderes” maddesi içerisinde değerlendirmiş ve adını Menderes ırmağından alan dalgalı çizgilerden oluşan süsleme olarak tanımlamıştır. Büyük Menderes nehri adının coğrafi tanımına da uygun olarak akışını, döküleceği Ege Denizine ulaşıncaya kadar hiçbir kesinti yapmadan yatağını, dönüşlerini sık sık ve sürekli değiştirerek, kıvrımlarını durmadan zenginleştirerek gerçekleştirmektedir.  Bu anlamda tabiatın ilham verdiği geometrik bir bezeme olarak tarif edebiliriz.

Büyük Menderes Nehri (WWF_TURKIYE)

Bazı kaynaklarda, Antik Yunan ve Roma Sanatında kullanılan zikzak biçiminde birbirine geçmiş geometrik bezeme motifi. Yunan anahtarı (greek key or fret) olarak da isimlendirilmiştir. Geleneksel Türk-İslam sanatı içerisinde çoklukla kullanılan bu motif için bazı kaynaklar “su yolu”, “sapak” ya da “aşık yolu” adlandırmasını da kullanmışlardır.

Meander motifi ilk olarak Menderes Irmağı’nın geçtiği erken arkaik dönemden beri sanatta belli bir yol kat etmiş olan, günümüzde İzmir ve Aydın illerinin bulunduğu, İonya bölgesinde görülmeye başlamıştır. İzmir Körfezi’nin ortalarında Urla-Çeşme yarımadasının kuzey kıyısında, On iki İon kenti arasında anılan Klazomenai ya da Burdur’un Ağlasun ilçesinde bulunan Sagalassos antik yerleşmesinde meander motifinin sıklıkla kullanıldığı bir yer olduğunu söyleyebiliriz.

“Maiandros”un yalnızca bir bezeme motifi olarak değil de kökenini vurgular şekilde bir simge olarak kullanıldığını bildiğimiz diğer bir antik yerleşim alanı Magnesia’dır. Magnesia kentinin kuruluş öyküsünde “çok dönüşlü” olarak nitelendirilen Maiandros nehri kendi adını ve özelliklerini verdiği meander motifinin Magnesia sikkesi üzerinde yer almasıyla Magnesia kenti için simgeleştirilmiş ve böylece evrenselleştirilmiştir.

Meander motifi istenildiğinde sonsuza kadar uzatılabileceğinden, friz ve bordur olmağa son derece elverişlidir. Nitekim mimarlık yapıtlarında, seramikte, küçük eşyada ve lahitlerde bu amaca yönelik olarak kullanılmıştır. Başlangıçta kesik meander, çengel meander, mazgal meander gibi ilkel bazı tipleri bulunan bu motif sonrasında daha karmaşık bir hale dönüşmüştür.

Etkisinin Roma sanatına ve sonraki dönemlerde de neoklasik akıma yansımış olması meanderi farklı bir gözle inceleme gerekliliğini doğurur. Devamında özellikle Anadolu topraklarında Bizans, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı kültür ve sanat dünyasında kullanılagelen bir motif olmuştur.

Bizans devri İstanbul sınırları içerisinde yer alan birçok mimari yapıda meander motifiyle karşılaşmak mümkündür. Bunlardan biri Fenari İsa Camii, Molla Fenari Camii ya da eski adıyla Lips Manastırı Kilisesidir. İstanbul’un alınmasıyla birlikte camiye çevrilen 10.yüzyılda inşa edilen, Ortodoks kilise yapısının duvarlarında tuğla örgü ile yapılmış meander motifi görülmekte olup yapı cami olduktan sonra bu kullanım Müslüman inancıyla bütünleşmiştir.

Fenari İsa Camii (Lips Manastır Kilisesi)

Bezeme tarihinde sıklıkla kullanılan, geniş bir coğrafyada ve uzun bir zaman diliminde şekillenen motif, Türk-İslam sanatı bezeme kültüründe de karşılaşılan önemli geometrik motiflerinden biridir. Türk-İslam sanatı terminolojisi içerisinde aşık yolu, sarhoş yolu ya da sapak olarak isimlendirilmektedir. Anadolu coğrafyasında Türk-İslam kültürünün temellerini oluşturan Anadolu Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı devirlerinde sıklıkla kullanılmıştır. Genel olarak Türk-İslam bezeme kompozisyonunda sonsuz yüzey motifi olarak kullanılmıştır.  Erken dönem Osmanlı mimarisinin Bursa örnekleri içerisinde yer alan Zeyniler Camiinin batı cephe duvarı üzerinde bulunan iki penceresinin dışı tuğla meander motifiyle çevrelenmiştir.

Bursa Zeyniler Camii

Motif Türk-İslam seramik ve çini tasarımında da tercih edilen bir bezeme olmuştur. Bu anlamda Osmanlı seramik üretiminin önemli bir dönemini oluşturan Kütahya işi seramik vazo önemli bir örnek olarak değerlendirilmelidir. 19.yy sonuna tarihlendirilen bu seramik vazo üzerinde özellikle armudi gövde ve boyun kısmında kullanılan meander motifi dönem algısı için önemli bir örnek olarak verilebilir.

19.yy sonlarına tarihlendirilen Kütahya seramik işi vazonun üzerinde menader motifi. (Akalın,Ş.,Delights of Kütahya,Vehbi Koç Vakfı Yay.)

Son söz olarak, kuşaktan kuşağa aktarılan meander motifi, bir miras olarak, toplulukların ve grupların çevreleriyle, doğayla ve tarihleriyle etkileşimlerine bağlı olarak, sürekli biçimde yeniden yaratılmış ve bu anlamda sahipsiz zamansız olmuştur.

İzzet Umut ÇELİK/Akademisyen

İzzetUmutÇELİK/kentekrani

Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 3 Ekim 2020

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here