ABD Başkanı Trump’ın baskısıyla İsrail, zaman zaman bozduğu ateş kesi kerhen sürdürüyor. Ateş kes anlaşmasına göre Gazze’ye günde 600 kamyon malzeme girmesi gerekirken bu sayıya ulaşılamıyor.
Sonuç olarak toplamda yüzde 80’nin ağır hasar gördüğü konutların hiç olmazsa yeni malzemeyle şöyle böyle onarımı dahi yapılamıyor. Çadırlardan, derme çatma barakalardan oluşan kamplar da perişan vaziyette. Doğru dürüst barınma sağlanamıyor.
Ve Gazzeliler evlerini molozlarla onarıp içlerinde yaşamaya, kış yaklaşırken hayatta kalmaya çalışıyorlar.
Gazze’de pek bombardıman, alevler, çatışmalar görünmediğinden ve bölge “sıcak haber” özelliğini kaybettiğinden haber kuruluşlarının ilgisi de azaldı. Bölge sıcak bölge değil; ancak Gazze’deki Filistinlilerin sıcağa ihtiyaçları var.
Gazze’de Sefiller romanının yeni versiyonunun sergilendiği günlerde bölgedeki insani krize ilgisini kaybetmeyen haber kuruluşlarından Associated Press haber ajansı, “Filistinli aileler Gazze’de yıkıntıların arasında hayatlarını yeniden kuruyorlar” başlıklı bir foto-haber yayımladı.
Muhabirleri Cihat Alşrafi’nin hazırladığı haber, yıkık evlerinin kalanlarının içinde yaşamaya çalışan ailelerin fotoğraflarından oluşuyor.
Haberin başlığında yer alan fotoğraf, Gazze şehrinde Halave ailesinin evinden kalanların dıştan görüntüsü. Konutun diğer yüzü çökük. Evi mümkün olduğunca işe yarar molozlarla tamir etmişler.

Yukarıdaki fotoğrafta ailenin küçük kızı Aya yıkanacak çamaşırları topluyor. Evin hanımı Hamani ise, ateşi hazırlıyor.

Halave ailesinin gündelik yaşantısından bir başka enstantane. Duvardaki resim ve yazılar kuşkusuz bombardımanlardan sonra oraya nakşedilmiş. Ağacın dallarında umut mesajları var. Kız evlat Aya’nın yüzünde, taranan saçlarında ve annenin sevgi dolu konsantrasyonunda ise tedirgin umutlar titreşiyor.

Bu fotoğraftaki ise Şakfa ailesinin “evi”. Saçları özene bezene örülmüş Rita,ailenin köpeğiyle oynuyor. Geride Gazzelliler ve Gazze gibi kırık dökük ama hala enerji üreten güneş paneli.

Ve Şakfa ailesinin mutfağı… Kadiya Şakfa ve kızı Rita mekanın ağır gölgesinde ışığın merhameti sayesinde ortama konuk oluyorlar gibi görünüyorlar. Aslında anın başrolü, yıkımdan kurtulabilmiş ve hayata bağlanmanın yükünü taşıyan kıymetli birkaç cam veya porselen eşya.

Burası ise Seher (Seher Taruş) hanımın evi. Solda küçük oğlu Ammar, Sağda Büyük oğul Hasan ve yanında 2 yaşındaki kızları Ehlem… “Evi” temiz tutmak şeytani dünyaya direnişin bir refleksi.

Aynı ailenin “evinde” aynı mekanda bir başka enstantane. Yıkıntıyı ayakta tutan kırık kolon ve kolona iliştirilmiş halı, ailenin “hayat devam etmeli” dürtüsünün gücüyle açılıp kapanan bir kapı gibi. Eve Seher hanımın kardeşi Bisam ziyarete gelmiş. Sefalet, iki pırıl pırıl fincanla ikram edilen kahveden utanmış mekandan çıkıp gitmiş.
Gazze’de halk bu yıkıntılarda yaşıyor ama insanlar büyük riskleri de göğüslüyorlar.
Nitekim hafta başında şiddetli yağışlar yüzünden bu tür yapılar çökmüş, 11 kişi hayatını kaybetmişti.
Oğuz HAKSEVER
Fotoğraflar: JEHAD AL SHRAFI (Associated Press)

















