Füsun ALTINOK; Ayrı Evler, Ayrı Şehirlerde Mutlu Çiftler

0

Çok ünlü ve gururumuz olan bir sanatçımız evlendikten sonra eşiyle ayrı evlerde yaşadıklarını açıklayınca olay olmuştu. Ünlü müzik insanı nikahtan sonra gelin hanıma “Seni eve bırakayım” demiş midir, yoksa eşinde misafir mi kalmıştır?

Hemen bir es verelim; ilk önce bu onların yaşamı, mutluysalar sorun yok.
Ayrıca bu sıra dışı yaşam biçimiyle birbirini yıpratmaktansa, ayrı evlerde huzurla yaşayıp aşklarını ‘sıcak’ tutmak istemiş olabilirler.

“Elâlem ne der” ötesi duruma göre, konusunda uzman terapistlere de mikrofon uzatmak caizdir bu durumda. Kimliği meçhul İsveçli bilim insanları gibi değil, koskoca ilişki uzmanları… onlar bile konuya farklı farklı bakıyorlar. Kimisi toleranslı uzman gibi, kimisi “öyle evlilik mi olur?” mealinde fikir beyan ediyor.

100 bin çift.

12 yıl süren bir araştırmada ayrı evlerde yaşayan çiftlerin daha mutlu olduğu ortaya çıktı. Birleşik Krallık’ta 60 yaş üstü 100 bin evli çift arasında yapılan bu ilginç çalışma sonucu LAT (living apart together) ayrı adreslerde yaşayan çiftler arasında bireylerin ruhsal sağlığının ilişkilerde daha iyi olduğu gözlemlenmiş. Diğer bir değişle çiftlerin ayrı yaşayarak birliktelik sürdürdüklerinde daha mutlu olduğunu ortaya koydu.

UK Household Longitudinal Study’ (Birleşik Krallıklar Hane Halkı Boylamsal Çalışma) verilerine göre, birlikte olan çiftlerin ayrı adreslerde yaşamasının daha mutlu bir hayat tarzı yarattığı ve öncelikle karı koca arasında dırdırı ortadan kaldırdığı da saptanmış.

Tabii ayrıntılar arasında ayrı adreslerde yaşayan çiftlerin ne sıklıkta ve nerede buluştukları da önemli. Öyle çat kapı ‘Ben geldim’ olmuyor, randevu sistemi devreye giriyormuş. Böylece eş kapıyı çaldığında can sıkıcı bir durum yaşanmıyormuş.

Beraber alış verişe gitmek veya akşam beraber yemeğe çıkma ritüeli de bu ayrı adreslerde yaşayan çiftlere heyecan veriyor ve mutluluğu arttırıyormuş. Bu işin romantizm ögesi.

Empati kurmamı zorlayan bu yöntem için bir kere güven temeli gerekir. Birlikte kalabalık bir ortamda bile tarassut kulesi personeli gibi gözleri karşı cinse odaklananlarla bu nasıl olur bilemiyorum.

Zorunlu durumlar.

Tercihlerde fake evlilikleri saymayalım. Eşlerin çok uzakta olan iş yerleri için mecbur kalmalarını da geçelim.
Bu tarz, adı evlenmek olan aktiviteye biraz ters kaçıyor.
Yabancıların ön evlilik süreci her ne kadar sağlıklıysa da bizim toplumumuzda biraz zor. Çocuk olacak diye koşulları zorlamakla, ortaya zır deli çocuklar salınmasının cezasını hepimiz çekiyoruz…

Eşlerin donanımı.

Her konuda olduğu gibi bu konularda da işin ekonomi ayağı çok önemli. Eşlerin eğitim seviyeleri, maddi imkanları, yetişme tarzları, ruhsal olgunlukları, kendine tanıdığı hakları eşine tanıyabilmesi çok önemli. Beklenmedik durumlarla karşılaşıldığında neyi ne kadar tolere edebilecekleri de… J.P. Sartre’ın Olga’sı ve Simone de Beauvoir’ın Nelson’ı gibi girift ilişkiler yumağı gündeme geldiğinde nasıl aşacakları bilinmez. Kişilerin kendisini çok iyi tanıması gerek.

Ayrı evlerde birbirini yücelten, gelişim sağlayan, güven içinde, tarafların hayatı dolu dolu yaşamalarına izin veren ilişkiler, aynı evin içerisinde yorucu ve sıkıcı olmaktan daha uygun olabilir. Böyle örnekler de var. Fakat, işin açıkçası evlilik kadim bir gelenek. Ayrı evlerde, ayrı şehirlerde hep balayı hayali kurarken, örneğin sadece İstanbul’da hafta sonları nüfusun 500 bin yükseldiği gerçeği mevcut. Üstü örtülen “çapkın turizmi” olayı da unutulmasın…

Füsun ALTINOK