Çocukken uyumadan önce salonun kapısına gider babamın geceleri köşedeki berjerde itinayla kitap okuyuşunu uzaktan seyrederdim. Bölmezdim o değerli manzarayı. Kitabı özenle elinde tutuşu ve sayfaları nazikçe çevirirken gördüğüm hâlinin bütün hayatımı etkileyeceğini nereden bilebilirdim. Dünyayı bir anlığına kendi etrafımızda durdurabilecek eylemi yani okumayı öğreneceğim günü sabırsızlıkla beklerdim. O gün geldiğinden beri de kitapları en yakınımdan hiç ayırmadım.
Tabii zamanla kütüphanelerin rafları arasında dolanmayı, dünyanın bin türlü hâline çok yakınken bir o kadar da uzak kitapçılardan kitap seçmeyi de çok sevdim. Türkiye İş Bankası Yayınları’nın renkli ve hareketli çocuk kitapları da bebeklikten çocukluğa gelişim sürecinde bebeğinize ayırdığınız zaman içerisinde keyifli bir oyun arkadaşı oluyor. Yakınlarından geçerken genelde kitap kampanyalarını merak edip uğrarım. O günlerden birinde kendim için de bir kitap bakarken Gürbüz D. Tüfekçi’nin derlediği Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar adlı kitabı fark ettim. Kitaplığımdaki yerini aldıktan sonra geçtiğimiz hafta boyunca incelemeye koyuldum.
Hani biz kitap kurtları okuduğumuz satırların arasındaki altın cümlelerin altını çizmeye bayılırız ya işte Atamızın da okuduğu kitaplarda önemli bulduğu yerleri bir işaretleme yöntemi, beğendiği fikirlerin altını çizme alışkanlığı varmış. Okumayı en çok sevdiği dil kaynaklarda anadilinin yanında çoğunlukla Fransızca olarak belirtilmiş. Tahmini beş bin kadar kitaptan oluşan kütüphanesinin büyük bir çoğunluğunda tarih kitapları yer alırmış. Henüz okumadığı kitapların kendisine hediye edilmesini de severmiş. Türk, Osmanlı ve İslam tarihi kitaplarıyla birlikte dünya tarihini de okumuş ve gelişmeleri takip etmiş. H.G. Wells’in Dünya Tarihinin Ana Hatları adlı kitabı yine bu dönemde çok beğendiği kitaplar arasındadır. Dil, sosyoloji, antropoloji, ekonomi, hukuki, askerî alanlarda da oldukça fazla sayıda kitap okumuş. Akşam sofralarının da vazgeçilmez aksesuarları arasında kitaplar, kağıtlar, kara tahta, not defterleri yer alırmış.
Bu kadar bilim dalı hakkında okuyup araştırma yaparken kalbinde edebiyata da yer ayırdığını birçok kaynakta görmüşsünüzdür. Namık Kemal ve Tevfik Fikret’e olan sevgisi bilinir. Faruk Nafiz Çamlıbel şiirlerini de sevmiş, Serveti Fünun şairlerini de okumuştur. Yaşadığı dönemin genç şairlerinden de övgü ve desteklerini esirgememiş. Yine Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanını sevdiği, tavsiye ettiği birçok kaynakta geçer. Dünya edebiyatından da Balzac ve Maupassant okumayı tercih etmiştir.
Türk Dili ile ilgili çalışmaları için sözlük okumalarına ve araştırmalarına da ayrı bir yer ayırmıştır.

Bir önderin çocukken kısıtlı imkânlarla eline geçen az miktardaki harçlığın yarısını da kitaplar için harcaması ne kadar tanıdık ve samimi bizim için. Çok beğendiği kitabı ise sabaha kadar merak ve heyecanla bitirmesi de tam olarak bibliyofillerin anlayacağı, mutlu olacağı bir durum. Yani okumak ona göre de sevgiden öte vazgeçilmez bir aşktır. Onu bize kazandıran bir ülkenin önderi hâline getiren birçok değeri de okumakla edindiğini iddia etmiş bahsedilen anılarında. Başka bir anısında da öncüsü olduğu kültür ve sanat savaşı için bir İstanbul yolculuğu sırasında yanında götüreceği kitapları kutulara koydurmak yerine cephane sandıklarıyla taşıtmış. Tüm bu anıları ve daha fazlasını hatta okuduğu kitaplardaki işaretlemelerini, altı çizili cümleleri ve notlarını en başta yazdığım Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar adlı kitapta bulabilirsiniz.
“Okumaktan ve yazmaktan asla vazgeçme,” bana bir baba nasihatidir. Sonsuz ve sınırsız bir yolculuktur. Ömrümüzün yettiği kadar keyifli ve çokça okumak dileğiyle. Atamıza ve yanı başında yıllarca onun kitap sevgisine tanık olmuş ve emek vermiş olan Nuri Ulusu’ya saygıyla.
irem SEVAL

















