Dünyalılar, devasa Güneş patlamalarına karşı güvende mi?

0

Dünyalılar, devasa Güneş patlamalarına karşı güvende mi?

Zaman zaman Güneş, milyarlarca ton “güneş maddesini” Dünya’ya doğru saatte milyonlarca kilometre hızla gelecek şekilde boşaltıyor.

Ancak gezegenimizin yüzeyindeki insanlık ve tüm yaşam bu yoğun uzay radyasyonundan fiziksel olarak zarar görmüyor. Bu yüzden de son 20 yıl boyunca meydana gelen en güçlü güneş patlaması bile Dünya’ya çarpsa, alışılmadık noktalarda, atmosferde meydana gelen “kuzey ışıkları” adlı ışık gösterisi dışında neredeyse bundan hiç haberimiz olmuyor.

Ay ve Mars gibi dünyaların böyle bir koruması yok. Dünya güçlü manyetik alanı ve atmosferiyle tehlikeli kozmik parçacıkları bizim hassas vücutlarımızdan uzak tutuyor.

Delaware Üniversitesi’nde Fizik ve Astronomi doçenti olan ve Güneş’i araştıran Bennett Maruca “onlar olmadan büyük sorun yaşardık” diyor.

Dünya’nın koruyucu manyetik alanı

Ayaklarımızın yaklaşık 3 bin kilometre altında, çok sıcak bir metal top var.

Dünya’nın çekirdeği büyük bir kısmı erimiş demir ve nikelden oluşuyor, yani elektriği iletmek için ideal bir akışkan. Sürekli döndükçe, adeta elektrik jeneratörüne dönüşüyor, dev bir manyetik alan oluşturan elektrik akımları üretiyor. Aşağıdaki grafikte görebileceğiniz gibi, manyetik alan kutuplardan dışarı doğru kıvrılıyor, zararlı Güneş enerjisini güvenli bir uzaklıkta hapsediyor, hatta kimi durumlarda, enerji yüklü Güneş parçacıklarını da savuşturuyor.

Sonunda parçacıkların çoğu Dünya atmosferine çarpıp, manyetik alanları kutuplara doğru takip edip, izlemesine doyulmayan Kuzey Işıkları adını verdiğimiz şovu oluşturuyor.

Bu ışıkların müsebbibi ise Güneş’te gerçekleşen “taçküre kütle atımı” ya da TKA olayları. Güneş’ten püsküren devasa plazma, uzaya boşalır ve Dünya ile çarpıştıklarında jeomanyetik fırtınalar oluşur, bu da Dünya’nın manyetik alanında bozulmalara sebebiyet verir.

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) geçtiğimiz hafta yaşananları şöyle açıklıyor: “Geçtiğimiz hafta Güneş’te meydana gelen birden fazla TKA, Dünya çevresinde sıra dışı jeomanyetik fırtınaya yol açtı, kuzey ışıklarının nadiren göründüğü yerlerde bile bu ışıklar görülebildi. Güney yarıküre de fırtınadan kaynaklanan unutulmaz ışık şölenlerine şahit oldu.”

Dünya’nın koruyucu atmosferi

Gezegenimizin üst atmosferi de bizi zararlı güneş hareketliliklerinden koruyor, sadece TKA’lardan değil, ayrıca bitmek bilmeyen Güneş rüzgârları ve Güneş patlamalarından da.

“Gezegensel bir kurşun geçirmez yelek” diye vurguluyor Maruca.

Bulutlarımızın çok üzerinde, iyonosfer ve termosfer katmanları enerji yüklü parçacıkları ve X ışını ile UV ışınları gibi zararlı radyasyonu emiyor.
Bowling Green Eyalet Üniversitesi Fizik ve Astronomi Bölümü Başkanı Andrew Layden “buradaki doğal sistemler bizi çok iyi koruyor” diyor.

Uluslararası Uzay İsyasyonu’nda bulunan astronotlar (ve gelecek yıllarda Ay ve Mars üzerinde bulunacaklar da) bu doğal kalkanlara sahip değil, bu yüzden de UUİ fazladan korumalara sahip. Havayolu çalışanları ve yüksek irtifada görev yapanların da maruz kalma riski bulunduğu düşünülüyor ancak bu alanda araştırmalar sürüyor.

Teknolojimiz için tehlikeler

Güneşten 150 milyon kilometre uzaktaki evimizde, sıra dışı Güneş patlamaları bize fiziksel olarak zarar vermez. Ancak elektrik ve iletişim sistemlerimiz bu kadar şanslı değil. Maruca “tehdit altında olan biyolojik sistemlerimiz değil, teknolojimiz” diyor.

Bu ay yaşanan Güneş fırtınalarında, GPS uydu yönlendirme sistemlerine bağlı çalışan pek çok traktör devre dışı kaldı. 2003 yılında havayolları iletişim kesintilerinden kaçınmak için uçuş rotalarını değiştirmiş, bu da büyük maliyet yaratmıştı. 1989 yılındaki sıra dışı Güneş fırtınası, New Jersey’de yer alan Salem Nükleer Santrali’nde 10 milyon dolarlık bir transformatörü yakmıştı. Aynı TKA, Kanada Quebec’te yaşayan milyonları elektriksiz bırakmıştı. NASA astronomu Sten Odenwald şöyle yazmıştı: “13 Mart’ta, saat 02.44’ten hemen sonra Quebec’in elektrik şebekesinde bir zayıflık sebebiyle iki dakikadan kısa sürede tüm Quebec güç şebekesi elektriksiz kaldı. 12 saatlik kesinti sırasında milyonlarca kişi kendini karanlık ofislerde, yer altı tünellerinde, çalışmayan asansörlerde buldu.”

Alıntı
Erinç Eröz, Mashable Türkiye