SİYASAL SİLİNMELERİN KISA TARİHİ VE GÜNÜMÜZ

0

SİYASAL SİLİNMELERİN KISA TARİHİ VE GÜNÜMÜZ


“Toplumsal travmalar yer değiştirdi”

Bir seçim daha geldi geçti.

10 buçuk ay önce cumhurbaşkanı ile milletvekillerini belirlemek üzere sandık başına gitmiştik.

Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalmış, ikinci tur seçiminde alınan yüzde 48 oy’a rağmen “kaybeden” millet ittifakı oluşumu darmadağın olmuş, ana muhalefet partisinde genel başkan değişikliğine yol açan büyük bir hesaplaşma yaşanmıştı.

Şimdi muhtarlıktan büyükşehir belediye yönetimlerine kadar yerel birim yöneticilerini belirlemek için bir kez daha sandık başına gittiğimiz seçim sonuçlarına göre, 22 yıllık deneyimin “tersi” duygular içindeyiz.

Toplumsal travmalar yer değiştirdi.

Üstelik özellikle muhalif kanattaki altılı masalar, ittifaklar dağılmış, beş yıl önceki yerel yönetim seçimlerinin tersine, pek çok parti kendi adaylarıyla seçime katılmıştı.

İstanbul, Ankara başta olmak üzere her partinin kendi adaylarıyla seçime katıldığı seçim sonucundan umutlu olan muhaliflerin sayısı azalmıştı.

Lakin, İstanbul,Ankara, İzmir, Adana, Bursa gibi en büyük merkezler başta olmak üzere pek çok büyük şehirde ana muhalefet partisi CHP “tek başına” ve büyük ölçüde “kendi görüşlerini savunarak” aldığı oylarla zafer kazandı.

Cumhuriyet Halk Partisi, 12 Eylül yönetiminin marifetiyle kapalı olduğu 12 yıl dışında tüzel kişilik olarak 1977’den bu yana,  neredeyse yarım yüz yıldır ilk kez birinci parti olmuştu.

Kapalı olduğu dönemde parti kadrolarının kurup desteklediği SHP’nin 1989 yerel seçimindeki birinciliğini de hesaba katarsanız, bu başarı o kesim için köprülerin altından çok suların aktığı 35 yıllık bir başarıydı.
***
Anavatan Partisinin altı yıllık iktidarında neredeyse yenilmezlik algısını yerleştirmek üzere olduğu ancak en güçlü göründüğü İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere büyük şehirler ile il merkezlerinin çoğunu kaybettiği 1989 seçim sonrasını anımsıyorum.

Seçim sonunda SHP birinci parti, DYP ikinci parti, altı yıldır tek başına iktidar olan  ANAP ise yüzde 21,75 oyla üçüncü parti olmuştu.

ANAP’ın seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı Oltan Sungurlu, ilk değerlendirmesinde, “üzerimizden TIR geçti “ demişti.

ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Turgut Özal, birkaç gün sonra partisinin grup toplantısında acı acı gülümsemiş ve,

“Milletimiz bizi ikaz etti ama, ikaz ederken kantarın topuzunu biraz fazla kaçırdı” diye konuşmuştu.

Bu durumun, ANAP için artık hiçbir şeyin eskisi gibi güllük gülistanlık, başarılarla, zaferlerle dolu olmayacağının göstergesi olduğunu o günlerde henüz bilmiyorduk.

Bu parti, siyasal yok oluşa doğru  götüren bir yolun henüz başındaydı.

Bundan 9-10 ay sonra Kenan Evren’in görev süresi bittiğinde Başbakan Turgut Özal, partisinin Meclis’teki (450’de 290) çoğunluğuna dayanarak Cumhurbaşkanı olmuş, partiyi de o dönem TBMM Başkanı olan Yıldırım Akbulut’a devretmişti.

Akbulut, yaklaşık bir buçuk yıl sonra partisinin büyük kongresinde Mesut Yılmaz’a yenilerek, bir büyük kongrede makamını kaybeden ilk ve tek genel başkan olma sıfatını kazanacaktı.

Mesut Yılmaz ise seçime gitmiş, bu seçimden  ikinci parti olarak çıkınca da ANAP, çok değil 10 yıl sonra oy oranını yüzde beş’in bile altına düşüreceği, sonra da tarih sahnesinden tamamen silineceği bir başka yola girmişti.

Peki kadroları, seçmeni ne oldu?

Siyasetin boşluk kaldırmayacağı ilkesine uygun olarak herkes kendine yeni bir yol seçti. Seçmenleri de çoğunlukla AKP’yi tercih etti.

Benzer olaylar 1991 seçiminde ANAP’ı iktidardan eden DYP’nin de başına geldi.

Özal’ın süresini doldurmadan ölümü üzerine Başbakan Demirel Cumhurbaşkanı seçildi, yerine Tansu Çiller geçti.

Ve DYP’de son iktidarını Refah Partisinin küçük ortağı olarak yaşayıp daha sonra silinme akıbetine doğru yol aldı.

İronik’tir ki, DYP’nin Refah Partisi ile yaptığı protokol gereği başbakanlığı alacağı son hükümet kurma girişimi,  bir önceki genel başkanları Süleyman Demirel tarafından engellendi.

Birkaç yıl önce yerel seçimden birinci parti çıkarak en büyük şehirleri de kazanan SHP ise  “başka biçimde” bir yok oluş süreci yaşadı.

1994 yerel seçiminde 1992’de yeniden kurulan Cumhuriyet Halk Partisinin ayrı adaylar göstermesinin ve Ecevit’in DSP’sinin oyları bölmesiyle  cumhuriyet tarihinde ilk kez dini referanslarla hareket eden bir parti, Refah Partisi birinci parti oldu.

İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediyeleri bu partinin yönetimine geçti.

Recep Tayyip Erdoğan yüzde 25 civarında bir oy alarak İstanbul Büyükşehir belediye başkanı oldu.

Ankara’yı da RP adayı Melih Gökçek kazandı.

Sonradan anlaşıldı ki, Türkiye, yaşanacak bir takım siyasal ve sosyal çalkantıların ardından, uzun yıllar sürecek ve temel değişikliklere doğru yönlendirecek bir sürece doğru yola çıkmıştı bile.
***
Şimdi, AKP’nin CHP dışında tüm partilerin baraj altında kaldığı 2002 seçiminden bu yana, tam 22 yıl süren iktidarı sonrasında ilk kez “ikinci parti” durumuna geçtiğine tanık olduk.

Bundan sonra çanlar, “ asla kaybedilmeyecek iktidar” algısı için çalıyor.

Tabii siyaset kurumunun işleyişine, bu kez kazanan siyasal hareketin yoluna nasıl devam edeceğine bağlı bir durum.

CHP’de “kazanmış taraf” olmayı kendine yontarak gelecek için güç kazanma çabaları olacak mı..?

Olası bir “iktidar yürüyüşünde” kişisel hırslar, bireysel kaygılar savunulması ve uygulanması gereken siyasal çizginin önüne geçecek mi..?

Kazanma şımarıklığına kapılıp, yürüyecek çok yol, aşılacak çok engel, sahip çıkılacak çok “tarihi ideoloji” varken , “her şey tamam” noktasında durulacak mı..?

CHP’nin yeni genel Başkanı  bu sonuçlarla kendini başta partisi olmak üzere herkese kanıtlamış görünüyor.

En azından seçimden sonra çelme takmak isteyenler, bu girişimlerin şimdilik erteleyeceklerdir. (Bu arada eski genel başkan özel ofisini kapatarak huzurlu bir emeklilik yaşamına başlayabilir!)

Bundan sonrası, CHP genel merkez yönetiminin tutarlı, kararlı tavırlarına, İzleyeceği doğru düzgün program ve tüzüğüne uygun politikalara bağlı.

Dur bakalım ne olacak?

Coşkun KARTAL/Gazeteci

Coşkun KARTAL/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 3 Nisan 2024

Yazarın Tüm Yazıları