İSRAİL İKTİDARI İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLEMEKTEN YARGILANMALIDIR

0

İSRAİL İKTİDARI İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLEMEKTEN YARGILANMALIDIR

İhanet sözcüğü bana çoğu zaman itici gelmiştir.

Zira tarihte masum insanların ihanetle suçlandığı, bu yüzden ölüm dahil çok ağır cezalarla karşı karşıya kaldığı pek çok olay var.

Ancak asla bağışlanmayacak, zaman aşımına uğratılamayacak bir ihanet suçu , günümüzde işlenmeye ve cezasız kalmaya devam ediliyor.

Bu ihanetin adı , insanlığın geleceğine ihanet.

Bu ihanet türünün en belirgin örneği ise sivil katliamları.

Bir savaşta, çatışmada en “kolay” cinayet kendini savunamaz durumdaki masum, yaşamını henüz kendi ellerine almamış, büyüme çağındaki çocuklar ve kadınlar  başta olmak üzere, bütün “suçu” saldırılan yerde bulunmak olan  sivil insanları, gelişmiş silahlarla, acımasızca öldürmek. Bombardımanlardan, kanlı silahlardan bir şekilde kurtulabilenleri de ablukalarla, yardımları engelleme yoluyla, işkenceci saldırı ve işgallerle açlığa, ölümcül yaralara, yokluğa,  salgın hastalıklara tutsak kılmak.

Bugün, İsrail’in Gazze’de yaptığı tam da budur.

En vahimi, İsrail devleti, yarım asırdan fazladır durmak bilmez bu saldırıları yapmaya  kendisinde hak görüyor.

Bu günlerde, üçte biri çocuk 20 binden fazla sivilin katledildiği cinayetleri işlemekte, insanların barınacak yerleri de kalmasın diye yüz bine yakın konutu yerle bir etmekte “haklı” olduğu gibi insanlık dışı gerekçelerin ardına sığınıyor.

Caniler, cinayetlerinin, insanlığa karşı işledikleri suçların yanı sıra,  asla, hiçbir koşulda var olmaması gereken bir “hakkı” kullandıklarını söyleme suçunu da işliyorlar.

En acısı ise, bu her türlü uluslar arası yasanın, BM anayasasının yasakladığı saldırganlıkta İsrail’in yalnız kalmamış olması. “Uygar dünyanın üyeleri” olmakla övünen devletler ve halklarının birlik halinde buna karşı çıkmaması.

Batılı ülkelerin hemen hepsi,  olayların başında birer birer İsrail’i -dolayısıyla sivillere saldırılarını- desteklediklerini açıklamışlardı.

Hamas adlı örgütün “durup dururken” başlattığı ve sonraki günlerde bu kanlı sonuçlara yol açacağını o katledilen Filistinli çocukların bile görebileceği çok daha küçük çaplı  saldırıları bahane ettiler..

*         *.         *

Kısa bir süre önce, pek de üzerinde durulmayan bir bilgi açıklanmıştı.

Twitter’ de ayrıntılarıyla bu açıklamayı yapan, Turgut Özal’ın başbakanlığı sırasındaki özel kalem müdürü, sonra ANAP milletvekili, ardından bir dönem de AKP milletvekili olan Feyzi İşbaşaran’dı.

Buna göre, Netanyahu,  bundan 25 yıl önce İsrail’i ziyaret eden Başbakan Mesut Yılmaz’dan bir “ricada” bulunmuştu.

Benim de TRT adına izlediğim bu ziyaretle ilgili olarak Feyzi İşbaşaran kısa süre önce şimdi adı (X) olarak değiştirilen Twitter hesabından aşağıdaki paylaşımı yaptı:

“Netanyahu’nun daveti üzerine İsrail’e gittik. Merhum Mesut Yılmaz’ın 3. Başbakanlık dönemiydi, Netanyahu da 1 yıllık Başbakandı İlk gün resmi görüşmeler yapıldı, görüşmelerin içeriği boştu, işbirliği,iyi niyet vs. Toplantıdan sonra Ramallah’a geçtik,merhum Yaser Arafat’la görüştük,görüşmede Mahmud Abbas da vardı

Yaser Arafat: İsrail’in Gazze’yi Filistin’e iade ettiğini ama bölgenin perişan olduğunu anlattı. Yaser Arafat,İsrail Amerika,Avrupa ve Türkiye’nin kendilerine gönderdiği yardım paralarını ödemeyi durdurduğunu,geciktirdiğini anlattı (Yardımlar,İsrail’de açılan banka hesabına yatırılıyor) Netanyahu Yaser Arafat’la görüşmemizi merak etmiş olsa gerek, Mesut Yılmaz’ı evine yemeğe davet etti. Netanyahu’nun evine yemeğe gittik. Mesut Yılmaz yemekte,Yaser Arafat’ın sıkıntılarını anlattı ve izin verirseniz Gazze’nin alt yapı ve konut sorununa Türkiye olarak yardımcı olmak istiyoruz dedi”

Netanyahu: Yardım paralarının ödenmesinde sorun var mı bilmiyorum? Konuşacağım ama Hamas’ın da bankalarda yardım hesabı var,biz onlara da yardım ediyoruz ,siz de yardımda bulunabilirsiniz

Mesut Yılmaz: Bizim Amerika,Avrupa ülkeleri gibi Türkiye olarak muhatabımız Filistin Devleti ve Yaser Arafat yönetimidir,örgütlere yardım edemeyiz

Netanyahu: Sizden önceki Başbakan (Necmettin Erbakan) ve partisi Hamas’la görüşüyor,bir sorun olmuyor

Mesut Yılmaz: Sayın Erbakan ve partisi devlet adına görüşmüyor, parti olarak görüşüyorlar. Bizim devlet politikamız yıllardır hiç değişmedi, Filistin Devletini ve Yaser Arafat yönetimini resmi olarak tanıyoruz ve görüşüyoruz. Bunun dışında Türkiye’de her partinin Filistin’deki örgütlerle ilgili görüşleri vardır

Netanyahu,ısrarla Hamas ile temas kurmamızı istedi,Mesut Yılmaz reddetti Ertesi gün İsrail Cumhurbaşkanı Weizman,Başbakan Mesut Yılmaz’ı evine kahvaltıya davet etti. Cumhurbaşkanı Weizman, Netanyahu’yu barış sürecini baltalamakla suçladı.

Mesut Yılmaz Cumhurbaşkanı Weizman’a gülerek: ‘‘Ben buraya, İsrail Cumhurbaşkanı ile Başbakanı arasındaki sorunu gidermek için arabuluculuk yapmaya gelmedim.Ben Ortadoğu barışına katkıda bulunmaya geldim” deyince Cumhurbaşkanı Weizman da kahkaha attı

Bu görüşmelerin tutanakları Dışişleri Bakanlığı’nda var

İsrail’in gaddarlığı yıllar içinde ortaya çıkacak olan  başbakanı, belki de o zaman yeni saldırılar için bahane yaratacağına inandığı Hamas’ın Filistin halkının mücadelesini uzun süre yürüten ve Filistin devletinin kurulması yolunda önemli kazanımlar elde eden FKÖ’nü etkisiz kılacağını umuyordu. Gerçekten de özellikle Arafat’ın ölümünden sonra Filistinliler arasında önemli ayrılıklar yaşanmış, Ramallah ve Gazze’de birbirinden hiç haz etmeyen ayrı yönetimler ortaya çıkmıştı.

Sonuç olarak, o güne dek saldırgan ve işgalci politikalardan vaz geçmeyen İsrail’in ekmeğine yağ sürülmüştü.

Sonunda İsrail, bulduğu her fırsatta, yaratılan her bahanede bebekleri, çocukları, sivil insanları hedef gözetmeden katletmekle kalmamış , artık evrenselleştiği sanılan insanlık ideallerini vahşi saldırılarıyla zedelemiş, yaralamıştı.

İsrail devleti, kendi soydaşlarına yönelik 80- 85 yıllık soykırım’ın özellikle batılı ülkelerde yarattığı “sözde üzüntü acıma duygularını” istismar ederek şımarıklaşmış, küstahlaşmış ve saldırganlaşmıştı.

Adeta kan davası güdüyorlardı ama yanlış yerde!

O soykırımı yapan Filistin halkı değildi ki, böyle pervasız, insafsız saldırıları hak etsin.

Soykırımı Alman üçüncü Reich’ının katil Hitler öncülüğündeki naziler yapmış, onların tepelenmesinden sonra Alman başbakanı Willy Brandt, Polonya’daki soykırım anıtı önünde diz çökerek yahudi halkından özür dilemişti.

Kurulan mahkemelerde savaş suçlularının yanı sıra soykırım suçluları da yargılanmış ve cezalandırılmıştı.

İsrail, bu yargılamalardan paçayı sıyırabilen nazi suçlularını kaçtıkları yerlerde tespit edip ya öldürmüş ya da derdest edip İsrail’e götürerek yargılayıp idam etmişti.

Eğer bu soykırım’a  karşı intikam içgüdüleri söz konusuysa, Almanlarla ilişkilerde İsrail bu içgüdüleri “aşmıştı”.

Lakin bugün sanki Filistin halkından, Filistinli çocuklardan intikam alırcasına bir vahşet, barbarlık ve gaddarlık sergileniyordu.

İsrail açıkça insanlığa karşı suç işliyordu.

*        *        *

Bugün, bütün dünyanın gözü önünde bu ağır  insanlık suçunu işleyenler, uluslararası adalet divanında  yargılanmayı hak ediyorlar.

Saldırılara karşı yer yer protestolar yapan İsrail halkına da görev düşüyor.

Geçmişteki büyük soykırımda acımasızca yok edilen atalarına  saygıyla, onların anılarını da hiçe sayan, adeta yok eden  bu iktidarı alaşağı etmek.

Ülkesini ziyaret eden dönemin TC başbakanı Mesut Yılmaz’a “Netanyahu Ortadoğu barış sürecini baltalıyor” diyebilen eski cumhurbaşkanları Ezer Weizman gibi düşünebilmek.

Coşkun KARTAL/Gazeteci

Coşkun KARTAL/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 8 Aralık 2023

Yazarın Tüm Yazıları