AİLELERİN ÇOCUKLARINA İLGİ VE SEVGİ EKSİKLİĞİ

0

AİLELERİN ÇOCUKLARINA İLGİ VE SEVGİ EKSİKLİĞİ

İstanbul’da, çalıştığım bir kolejin öğrencileri, çok pervasız olduklarından, nerde, ne zaman ne yapacaklarını bilmiyorlardı.

Onlara diğer öğretmenlerden farklı yaklaşmalıydım; çünkü, diğer öğretmenlerin yaklaşımları onlara pek etkili olmuyordu.
Kızarak, baskıyla hiç olmayacağına göre ne yapmalıydım?

Çocukların safça ev ortamından bahsetmelerinden, velilerin okulu ziyaretleri sırasındaki konuşmalarından, olayı anladım. Anlayınca da, onlara daha çok sarıldım.

Aileler çocukları için her şeyi yapıyorlardı. Hiç bir eksiği olmayan odalar, en son model telefonlar, oyuncaklar…

Maddi olanaklarını onlara sunuyorlardı sınırsızca. Ya da müthiş bir baskıyla; ‘Çocuklarımız madem özel okulda okuyor o halde çok başarılı olmalılar…’ diye diretiyorlardı.

Kısaca çocuklar ya ilgi ve sevgi yönünden eksiktiler, ya da baskı ile maneviyatları hırpalanıyordu.

Çocukların ilgiye ve morale ihtiyaçları vardı.

Veliler çocuklarının yüreklerine dokunmayı başaramamışlardı.

En kötüsü bunu maddiyatla yaptıklarını sanıyorlardı.

Evet, o yıllar çok uğraştım inatla… Onları derse motive etmek, davranışlarını düzeltmek, bu arada velileri de kırmamak hiç kolay olmadı.

Geceleri hep ne yapmalıyım diye uykularım kaçtı. Ertesi günler, çantamda küçük hediyeler taşımaya başladım. Dersi iyi dinleyenlere, davranışlarını onayladıklarıma veriyordum bu küçük hediyeleri. Onların doğum günlerini, notlarımda olduğu için, hiç unutmuyordum.
Bir kalem, kalem kutusu, toka, kendi ördüğüm bereler… Ne kadar seviniyorlardı, ne kadar kıymetliydi onlar için. Maddi değeri yüksek olmasa da öğretmenlerinden alıyorlardı bunları.

Öyle bir gönül bağı yakalamıştık ki, koridorlarda, yemekhanede ‘Öğretmeniiiim…’ diye sarılmalar, kucaklaşmalar, sevgi sözcükleri saf, içten…

Velilerin kahve davetlerine, mümkün olduğunca gittim.

Eğitimle ilgili sıcak sohbetler yaptık. Ayrıca öğrencilerim bana gelmek istediklerinde; çay, kek, pasta, mantı ikramıyla onları ağırladım. Sonra, akordiyon çalıp, şarkılar söyledik cıvıl cıvıl… Mutlaka anılarında yer almıştır o günler…

2006 yılında sınıf öğretmeni olduğum sınıfın öğrencilerine, uzun kalemler hazırlamıştım yılbaşı hediyesi olarak… Tek tek hediye paketi yapmıştım özenle. O yıl bir hafta öncesinden hazırdı hediyeler. Son günlere bırakmamıştım.

Aynı yılın 25 Aralık tarihinde eşimi kaybettim. Başsağlığına gelen velilerden gözlerim yaşararak rica edip, bu kalemleri onlara dağıtmalarını istemiştim. “Yılbaşı hediyeleriniz hazır.” demiştim bir kere. Ne olursa olsun atlayamazdım.

SÖZÜN ÖZÜ: İşte öğrenci evlatlar böyle bir şey… Tıpkı kendi evlatlarına davrandığın gibi davranabilmek onlara…İçten, sevgi dolu, karşılıksız.

Fevziye TURAN/E. Öğretmen
Twitter: @FevziyeT
Instagram: @fevziye_turan
YouTube: Öğretmence tv

 

Fevziye TURAN/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 6 Haziran 2022

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here