Futbolun Cilveleri

Kendini futbol ilahı sananların, çıkar paylaşımına ortak olanların sonu geldi sayılır!

En azından kimler olduğu tahmin ediliyor artık…

Değişen, yalnız sahadaki futbol değil;  oyuna bakıp heyecan duyma iç güdüsü  sadece televizyon ekranına hapis edildiyse psikologların yeni bir çalışma yapması lazımdır…

Yeni düzende,   kapalı mekanlardan, evimizden ne tepki verirsek verelim önemsizdir.

Beşiktaşın yaptığını unuttuk !

Aslında  neredeyse yarım yüzyıllık bir eğitim ve karşı duruş devriminin hatırlanmasıdır ;”Arabacılıların” yaptığı !..

Sergen’in takımdaşı,  Beşiktaş’ın 20 yıl formasını giymiş,  kaptanlık yapmış Sivasspor teknik direktörünün rakibini  sahasında eksik kadrosuyla yenmesi iyi anlatılmamış ve sahiplenilmemiştir.

 

Bunlar futbolun cilveleri değil.

Son iki lig maçındaki hatalara karşın Sergen Yalçın ve Beşiktaşın verdiği gerçek mesaj şu olmalıydı:

‘Başarı, futbolda sadece en iyi oyuncular ve savrulan paralarla olmuyor’

Oynadığı dönemde kaptan olsa da şampiyonluk görmeyen bir değerimiz, teknik adamlığındaki, “telafi psikolojisi ” başarılı olup ülkenin manevi “futbol imparatoru!” olurken kimlerin engeli olduğunu da unuttu!

Futbol, zurnasının zırt dediği yerdir ki, arıza da buradadır!

Ulaşılan sonda Sergen’in göz yaşları  futbolun özündeki ‘kutsal kupa’ gerçeğiydi.

Sahada birileri gol kralı olurken, birileri de Atiba örneği lider;  oyunu çeviren Ghazzal oluyorsa kazanırsın…

Oyunun 90 dakika mücadele ve takım gerçeği olduğunu unutmazsan başarırsın.

Ve sadece parayı öne alırsan kaybedersin.

Sonuçta sadece hakem düdüklerindeki hataların arkasına sığınırsan;  işe birden çok adamı karıştırıp, ‘mehmetçik’ misali görev adamı topçuları unutursan kazanamazsın!

Kuşkusuz Pandemi  nedeniyle futbola bazı yasaklar getirildi.

Ancak, bu yasaklara, iç saha, antrenman, kadro  sıkıntısı, tesis ve para eksikliği gibi zorluklara rağmen Beşiktaş kazandı.

Çünkü bu takım zorluklara alışkındı.

Genç ve  kendini ispat etmek isteyenlerin formayı giydiği   Beşiktaş’tan başkası da beklenemezdi zaten.

Şimdi artık kupayı değil; bu gerçeği bir kez daha düşünüp Beşiktaş’ın neden ‘halkın takımı’ olduğunu hatırlama zamanıdır!

Tabii Sergen Hoca da kendisine layık görülen bu şansı değerlendirip “halkın futbol hocası” olarak, halkın takımına olan borcunu ödemek; sorumluluğunu daha çok hissetmek ve  “çağdaş futbol” mücadelesinde bir adım daha ilerlemek zorundadır.