Gli, Ayasofya, Sevgi ve Masumiyet
MS 27 Aralık 537 yılında açılmış olan Ayasofya “aya” sözcüğü kutsal azize, “sofya” sözcüğü ise Yunanca’da bilgelik anlamına gelen sophos sözcüğünden türemiş. Fonetik açıdan baktığımızda da kulağa çok hoş geliyor. Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtlarından biri. 916 yıl kilise olarak ibadete açık olan yapı, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethetmesiyle camiye çevrilmiş. Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı ile 1935 yılında müzeye dönüştürülmüştür. Kısa bir süre öncede
tüm dünyayı kasıp kavuran pandemiye rağmen binlerce kişinin katılımıyla yeniden ibadete açılmıştır.
Ben insanların ibadet etmek için birbirlerini ezmelerinden ve kutsal Ayasofya’dan değil Gli’den bahsedeceğim.
Gözlerine dikkat ettiniz mi? Onun bakışlarındaki (Gli’nin nezdinde tüm kedilerden ve diğer hayvanlardan bahsediyorum) masum sevgiyi ve o bakışlara yansıyan sıcacık sevgi dolu kalbi gördünüz mü? Eğer gördüyseniz siz zaten ibadet ediyorsunuz demektir. İbadet ediyor fakat bunu görmüyorsanız zaten kaçmaya çalıştığınız yangın yerindesinizdir.
Gli’cik Ayasofya’da doğmuş ve sonra yaşlılığa bağlı olarak hastalanıp maalesef bir veteriner kliniğinde hayata veda etmiştir. Her şey sevgi değil midir? Ondan bolca vardı işte minik Gli’de. Leonardo da Vinci önemli bir filozof, astronom, mimar, mühendis, mucid,
matematikçi, anatomist, müzisyen, heykeltraş, botanist, jeolog, kartograf, yazar ve ressam. Kendisi tarihin en büyük çok yönlü zekasıdır bu ona bahşedilmiş bir üstünlüktür. O da bu hediyeyi insanlığa hizmet için kullanarak tüm hayatını ibadetle geçirmemiş midir sizce?
Buraya nerden geldik derseniz, kendisinin şöyle bir sözü var;
Görmeyi öğrenin…
Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark edeceksiniz.
Gli’nin ya da herhangi başka bir kedinin veya hayvanın gözlerine bakmayı öğrenebilirseniz çok şeyi fark edebilirsiniz.
Bunun farkındaysanız ne mutlu size!
İbadet etmenin sadece camide namaz kılmak veya kilisede ayine katılıp mum yakmak olduğunu sanıyorsanız asıl fark etmeniz gereken şeyleri kaçırıyor olabilirsiniz. Hayvanların gözlerine bakın derim. Ya da bir ağaca dokunun, güneşin batışı ve yeniden doğuşuna tanıklık edin. Gece yıldızlara ve aya bakarken görüntünün muhteşemliği karşısında heyecanlanarak aslında ibadet etmektesiniz bunu hissedin derim.
Sevgiden ve saygıdan bahsedeceğim. İçinde sevgi barındıran tüm canlılara duymamız gereken saygıdan söz ediyorum. Minicik bir kalbin… Sadece sevgi için atan kalbin ne çok şey olduğundan bahsediyorum.
Gli Ayasofya’nın cami ya da kilise olduğundan habersizdi. Ona verilen yaşamı burada sürdürdü. Sadece sevgi verdi, istediği de yine sevgiydi. Üstelik hafif şaşı gözleriyle çok sevimliydi. Fakat o gözlerde asıl görmemiz gereken başka bir şey vardı sanki; Ne kadar çabalasak ta belli bir yaşa gelene kadar yani çok eskiden sahip olduğumuz fakat artık yitirdiğimiz masumiyet!
Gli’nin ölüm haberini okuduğumda gördüğüm o gözlerde artık kaybettiğimiz masumiyeti hissettim ve acı çekmeden gitmiş olmasını umdum. Çünkü o acı çekmemesi gereken muhteşem bir varlıktı. Sokakta çok fazla Gli var çok fazla sevgi dolu köpek var, kuş var. Onlara bakıp sevgiyi ve masumiyeti görebilmenin de ibadet olduğunu bilmenin muhteşemliğini hissetmenizi dilerim.
İnsanlar Gli seviyesini geride bırakıp erişkin olduklarında ibadet edecek yer bulmayı bile bir kavga sebebi yapmaktalar oysa. Ne acı. Bazı şeyleri görebilmek için çok uzaklara gitmeye gerek yoktur belki. Gli şanslıydı Ayasofya gibi muhteşem bir yapı sayesinde onu herkes tanıdı. Sadece gözlerine bir kez daha bakın ve onu gerçekten görün. Muhteşem
hissedeceksiniz. Nerede, saat kaçta hangi yöne doğru ibadet ettiğinizin bir önemi olmadığını fark edeceksiniz. Bunun bir haritası olamaz.
Tüm dünyadaki Gli’leri sevin, koruyun Da Vinci’nin dediği gibi; her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu unutmayın. Yolunuz hep sevgiden geçsin, sevgiyi seçin, ibadetinize böyle başlayın.
Hüma SEVİM
humasevim02@gmail.com
HümaSEVİM/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 11 Kasım 2020
