Obezite ve Cerrahi tedavisi

0

Kent Sağlığı

Obezite ve Cerrahi tedavisi

Bugün konuğumuz, Sayın Prof.Dr. Asım Cingi, genel cerrahi uzmanı, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve NB Kadıköy Hastanesi Genel Cerrahi Konsültan Hekimi.

                     

A.A,SORU ; Obezitenin tanımı nedir? Obezite sıklığı nasıldır?
Olumsuz etkileri nelerdir?
Prof.Dr. Asım Cingi, yanıt
Obezite aldığımız ve harcadığımız kalori açısından bir dengesizlik olduğunda yağ dokusunun artması ile meydana gelmektedir. Vücut kitle endeksi 30 kg/m 2 üzerine çıktığında birey obez olarak kabul edilmektedir. Vücut kitle endeksi kilonun boyun metrekaresine bölünmesi ile hesaplanmaktadır. Örnek olarak 120 kg ağırlığında 170 cm boyunda bir insanın vücut kitle endeksi 120/1,7 2 yani 41.5 kg/m 2 olarak belirlenmektedir. Batı toplumlarınsa erişkinlerde toplumun yaklaşık %35’ini etkileyen önemli sağlık sorunudur.

A.A,SORU Obezitenin cerrahi  tedavisinde farklı yöntemler var mıdır, kısaca bilgi verir misiniz ?
Prof.Dr. Asım Cingi
Obezite ile mücadelede öncelikle bireylerin bir hekim ve diyetisyen eşliğinde yapılandırılmış bir beslenme, hareket ve yaşam değişikliği tarzı ile kilo vermeyi başarması hedeflenmektedir. Bu dönemde eğer varsa yeme bozuklukları ve bağımlılıklar açısından psikolojik destekte faydalı olmaktadır. Bu yöntemler ile sonuç almada yetersiz kalındığı durumlarda hekim önerisi ile kullanılabilecek bazı ilaçlar ve endoskopik yöntemle
uygulanabilecek mide balonu da olumlu sonuçlar vermektedir. Ancak uzun dönemli başarı için hayat tarzı değişikliği ve yemek yeme alışkanlıklarını değiştirmek gerekli olmaktadır.

A.A SORU Obezite de hangi durumlarda cerrahi tedavi uygulanmaktadır?

Prof.Dr. Asım Cingi
Obez bireyler çeşitli denemelerine rağmen hedeflenen kilo verme oranlarına ulaşamadıklarında ya da bu kilo kaybını kalıcı olarak sağlayamadıkları ve fazla kiloların sağlıklarını ciddi olarak tehdit ettiği durumlarda obezite cerrahisi adayı olarak kabul edilmektedir. Vücut kitle endeksi 35 kg/m 2 üzerinde olup beraberinde tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, eklem sorunları, metabolik sendrom gibi ciddi sorunları olan
ya da vücut kitle endeksi 40 kg/m 2 üzerine çıkmış ve yakında ciddi sorunlarla karşılaşması muhtemel hastalar cerrahi tedaviden fayda görecek grubu oluşturmaktadır. Eğer cerrahi metabolik amaçla yapılmaktaysa ki bu en sık kontrolsüz tip 2 diyabet tedavisi için
yapılmaktadır, endokrin doktorunun önerisi ve onayı ile bu sınır 30 kg/m 2 ye çekilebilmektedir.

A.A SORU Cerrahi tedavi seçiminde kurallar nelerdir?
Prof.Dr. Asım Cingi
Cerrahi tedavi seçimi hastanın vücut kitle endeksi, obezitenin tetiklediği ek hastalıkların neler olduğu, hastanın daha önce geçirmiş olduğu cerrahiler gibi faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Günümüzde obezite ve metabolik cerrahi tedavilerin %99’u laparoskopik olarak (kapalı yöntemle) gerçekleştirilmektedir. Ancak daha önce karın içi cerrahiler geçirmiş hastalarda yoğun yapışıklıklar ya da diğer teknik sorunlar nedeni ile çok
düşük oranda da olsa açık cerrahiye geçiş bir seçenek olarak bulunmaktadır. Metabolik amaçlı yapılan özellikle tip 2 diyabet tedavisi hedeflendiğinde mide hacmini kısıtlamak yanında, gıdaların sindirilmeden ince barsakların daha ileri bölümlerine gönderilmesi amaçlı mide by-pass cerrahi yöntemleri kullanılmaktadır. Güncel cerrahi teknikler arasında
dünyada ve ülkemizde en sık kullanılan cerrahi yöntem tüp mide olarak ta adlandırılan sleeve gastrektomi operasyonudur. Bu yöntem ile mide ince bir tüp haline getirilerek gıda alımı sınırlanmakta ve önemli oranda kilo kaybı hedeflenmektedir. Sindirim sistem anatomisini; mide bandı- kelepçesi dışarıda bırakılırsa, en az değiştiren ve endoskopik yöntemlerle mide ve oniki parmak bağırsağına geçişe olanak sağlayan bir yöntem
olması önemli avantajlarındandır. Ameliyat öncesi ciddi reflü tanımlayan hastalarda iyi bir değerlendirme yapılması önem taşımaktadır. Eğer eşlik eden büyük bir mide fıtığı varsa obezite cerrahisi sırasında bu fıtık alanında onarımı eş zamanlı yapılabilmektedir. Ayrıca ciddi reflü nedeni ile yemek borusunda hasar bulunan hastalarda genellikle bu alana mide
içeriğinin geri kaçmasını etkin olarak önleyen RY gastrik bypass adı verilen cerrahi teknik tercih edilmektedir. Özellikle şekerli gıdaların tüketimine bağımlı olduğu değerlendirilen bireylerde de şeker alımını daha fazla kısıtladığı için bypass tipi cerrahiler ön plana çıkmaktadır.

A.A SORU Cerrahi tedavi komplikasyonları nelerdir?
Prof.Dr. Asım Cingi
Obezite cerrahisi düzenli olarak yapılan merkezlerde, deneyimli cerrahlarca güvenli olarak uygulanmaktadır. Komplikasyon oranları diğer komplike ameliyatlardan daha düşük ve cerrahiye bağlı ölüm riski en sık yapılmakta olan laparoskopik kolesistektomi ile neredeyse aynı seviyede olan bir aşamaya gelmiştir. Önemli olan, bir komplikasyon olması durumunda merkezin ve cerrahi ekibin sorunları çözebilecek donanım, bilgi ve beceriye sahip olmasıdır. Cerrahi sırasında ve erken dönemde karşılaşılabilen en ciddi komplikasyonlar kanama, kaçak ve emboli riski olarak belirtilebilir. Bu sorunların meydana gelme ihtimali %1 civarındadır. Bazı durumlarda tekrar cerrahi girişim, endoskopik stent uygulaması ya da
kan nakli gerekli olabilmektedir. Uzun dönemde ise cerrahi işlem yapılan alanlarda kesi hatlarında ya da özellikle by-pass cerrahisi sonrası gelişebilecek iç fıtıklar, mide de ya da yeni yapılan yollarda daralma ve tıkanıklık, ülser gelişimine bağlı kanama dikkat edilmesi ve hastaların uzun dönem takibini gerektiren yine %1 ler seviyesinde görülebilen komplikasyonlardır.

A.A SORU Obezite cerrahi tedavisi  uygulanan hastalar yaşamlarında nelere dikkat etmelidirler ve hastaların takipleri nasıl olmalıdır?
Prof.Dr. Asım Cingi
Obezite, eşlik eden diğer hastalıklarla beraber kişileri hayatları boyunca tehdit eden önemli kronik bir sorundur. Obezitenin cerrahi tedavisi elimizde olan en etkin, uzun dönem kalıcı sonuçları olan güvenli bir yöntemdir. Ancak cerrahi sonrası etkin kilo kaybı sağlanması, hedeflenen kiloda kalınabilmesi, kullanılan ilaçların düzenlenmesi amaçlı içinde dahiliye/endokrin uzmanı, diyetisyen, psikolog, ve cerrrahi uzmanının dahil olduğu bir ekip tarafından uzun dönemli ve yakın takip büyük önem taşımaktadır. Bu takip sayesinde ayrıca kilo kaybı sırasında meydana gelebilecek vitamin, mineral ve protein eksiklikleri de zamanında belirlenerek ek tedaviler düzenlenebilmektedir. Cerrahinin birinci yılı en etkin sonuçların alındığı, ikinci yılı ise bir dengeye girildiği dönem olmaktadır. Bu dönem sonrası geri kilo alınıp alınmayacağı kişilerin önerilere uyumu, şekerli ve yağlı gıdaların tüketimini sınırlayan yeni bir beslenme düzenine geçmesi ve aynı değerde olan hayat tarzı değişikliği ile egzersiz ve hareketi yaşamlarının düzenli bir parçası haline getirmelerine bağlıdır. Bu nedenle kas kütlesi ve gücünü arttıran egzersiz reçetelendirmesi de hastalara önemli katkı sağlamaktadır. Planlanan hedeflere ulaşmak ve sorun yaşanmaması amacı ile cerrahi sonrası 10. günde, 1. ayda ve ilk yıl 3 ayda bir, ikinci yıl 6 ayda bir ve ardından yıllık
düzenli kontrollerin yapılması gerekmektedir. Etkin ve sağlıklı kilo kaybı amacı ile gerekli görülürse diyetisyen ve psikolog görüşmeleri daha sık planlanabilmektedir.
Sonuç olarak obezitenin cerrahi tedavisi etkin ve güvenilir bir yöntemdir. Ancak kalıcı sonuçlara ulaşmak ve minimum sorun yaşanması amaçlı konusunda deneyimli bir ekip tarafından düzenli takip mutlak gereksinimdir.

Prof. Dr. Atıf AKDAŞ

Atıf AKDAŞ/kentekrani

Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 24 Ekim 2020

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here