Evet, eskinin mandalina bahçeli, günümüzün beyaz beton kaplı diyarı Bodrum Yarımadası’nın iki yüzü var. Birinci yüzünde nüfus fazla değil, Bodrum’un tadını onlar çıkarıyor. İkinci yüzü ise memleketimden insan manzaralarının asılı olduğu bir yurt köşesi. Son yıllarda gülmeyi unutan asık suratlılar arasında yurdun dört bir yanından gelen yazlık emekçileri önemli bir yer tutar. Bunlar lokantalarda, otellerde, hizmet sektörünün bilimum kollarına dağılarak, çoğu asgari ücretle hayat savaşı verir.
Bazı gazete ve televizyonların cilalı taş devrini bire bin katarak sunduğu, sosyal medyanın da yalanlarla sosladığı görsellere bakarsak, Bodrum Yarımadasını sorunsuz bir yurt köşesi sanmayın…
Bodrum esnafının ve küçük turizm işletmelerinin yüzü Korona günlerinden beri gülmüyor. Geriye gidiş salgınla başladı ve Bodrum hala belini doğrultamadı.
Bodrum Otelciler Derneği’nin hesaplamalarına göre, iş hacmi yüzde 40’dan fazla daraldı. Aslında her keseye uygun tatil imkanının olduğu Bodrum’da başta kiralar olmak üzere, fiyatlar arttı. Öyle ki; saçma sapan lahmacun haberleriyle medyamız da bu artışlara tuz biber ekti. Sonuçta yerli turist Bodrum’dan elini ayağını çekti, gelenlerin konaklama süresi azaldı.
Bodrum’da ‘iş bulurum’,‘kışlığımı çıkartırım’ diye umutla gelen emekçiler de rotayı başka yönlere çevirdi. Buna rağmen Bodrum’da anlam verilmez bir kuru kalabalık var, zaten yarımadayı bölen iki yol trafiği kaldırmıyor, susuzluk dersen; zirveye çıktı. Yarımada’da günlerdir su alamayan mahalle ve siteler var. Buna rağmen beton sevdasından vazgeçilmedi. Hala dağlara tepelere susuz siteler dikmeye devam ediyorlar.
Yıllardır tanıdığım esnaf dostlarım çuvaldızı kendilerine batırıyor, “ hata bizde bu müşteri akını bitmez sandık, Bodrum eski havasını zaten kaybediyordu, bu günleri göremedik, buralarda artık işyeri sahibi değilsen kira ödemek çok zor.”
Öteki tarafa bakarsak, onların keyfi gıcır! Koylar ağzına kadar lüks yatlarla dolu. Turgutreis ve Yalıkavak marinalarda yer yok, bağlama bedellerinin yüksekliğine rağmen, Arap, Rus, Azeri ve Kazak sahipli Amerikan yatları sıra sıra uzanıp gidiyor.
Lüks otel, bar ve lokantalarda dolu.
Pazar yerlerinde ise akşam saatlerinde fiyatların biraz düşmesini bekleyen emekliler var.
Bodrum’a yolunuz düşerse şampanyanın su gibi aktığı mekanlar ile suyun bile akmadığı yerleri göreceksiniz, şaşırmayın…
Cengiz ERDİL
















