“Anlaşıldı Vehbi’nin kerrakesi!”
Kemal Kılıçdaroğlu , yandaş kanalların en önemlilerinden TGRT’ye açıklama yaptı ve dedi ki:
“Yargı kararını tanımıyorum diye bir şey yok. Ben görevi kabul etmesem, karar kadük kalır demek anlamsız. Bu karar uygulanacak”
Anlaşılıyor ki Kemal bey, mahkemenin kendisine teveccüh göstermesini bekliyor ve adli mercilere, “elinizi korkak alıştırmayın, kırın kalemi, ben iki tur seçime katılıp ikisinde de yenilerek kaybettiğim koltuğumu geri alayım!” diyor!
TGRT’den açıklama yaptığı kişiye, bu kanalın programlarını çok sevdiğini de söylediği iddia edilen Kemal bey, partisinin kendisinden sonraki yönetimini kamuoyu önünde eleştirmekten çekinmiyor.
“Ne demek yargı kararını tanımam? Bu artık sözün bittiği yer. Bir insanın bile isteye rejimin hukuksuz yargı operasyonuyla kaybettiği genel başkanlığı geri almaya çalışması açık bir onursuzluk ve haysiyetsizliktir”
Yani, Kılıçdaroğlu’na göre, Özgür Özel, rejimin hukuksuz yargı operasyonuyla genel başkanlığı kaybetmesi halinde, koltuğunu geri almaya çalışırsa “onursuzluk ve haysiyetsizlik” yapmış olacaktır.
Kurultay’da kaybettiği genel başkanlık koltuğunu, geri almaya çalışması ise “onurlu ve haysiyetli” davranış sayılsa gerek!
Zira, Kemal bey’in umudu, kurultayda iki kez yenilerek veda ettiği koltuğuna yeniden kavuşmak ve onu bir daha kimseciklere kaptırmamak!
Acaba, böyle bir şey olup koltuğunu geri verirlerse, hazırlanacağı konuşulan yeni anayasa’da mahkeme kararıyla gelmiş ana muhalefet liderinin ömür boyu göreve devam etmesi için de bir geçici madde eklenmesini ister mi?!
Tabii, böyle bir şey olursa, kendisinin daha önce milletvekili dokunulmazlıklarıyla ilgili değişikliğin anayasaya aykırı olduğunu ifade edip sonra oy verdiğini anımsaması gerek.
Sonra, elleriyle yürürlüğe koyduğu değişiklik yüzünden kendi milletvekili tutuklanınca, yargı kararı demeyip Ankara’dan İstanbul’a Adalet yürüyüşü gerçekleştirmişti.
- * *
Mahkeme olayı, CHP için bir turnusol kağıdı vazifesi gördü, gerçek yüzler, gerçek karakterler, gerçek renkler ortaya çıktı.
Eskilerin deyişiyle “Anlaşıldı Vehbi’nin kerrakesi!”
Muhalif kanal yorumcularına, hukukçulara bakarsanız, Kemal bey yalnızca eski CHP genel başkanı olduğu için gördüğü saygıyı kaybetme yolunda hızla ilerliyor.
CHP’liler, kendilerini sırtlarından hançerlenmiş hissediyorlar!
Kılıçdaroğlu da, kendini doğrudan ifade etmek için “karşı tarafa geçmiş”, kendisini genel başkanlıktan edenleri bağışlamamış gibi görünüyor.
Oysa o CHP tabanı, neleri sineye çekerek kendisini 13 yıl görevde tutmuştu.
Burada saymakla bitmez.
Ancak zaman zaman kendi deyişiyle “partinin DNA’larıyla oynayan” o’ydu.
Artık sağ-sol kalmadı diye dünyanın her köşesindeki politik sınıfsallığı yok sayan kendisiydi.
CHP’nin o göreve gelmeden 40 yıl önce üstlendiği “sosyal demokrat” kimliği ve merkez sol temsilciliğini partiden uzaklaştırmaya çalışan da Kemal bey’di.
Hem CHP’nin hem Türkiye Cumhuriyeti’nin ideolojik çerçevesini oluşturan altı ok ilkelerini neredeyse yok sayan, partiyi yeni CHP diye tanımlayan bir anlayışa sahipti.
Aslında üst düzey görevlerde bulunmuş eski bir bürokrattı.
Bizzat anlattığına göre, 1980’lerde Başbakan Turgut Özal’ın konutuna giderek sabahlara kadar birlikte çalışacak bir yakınlığı vardı.
O dönemde Başbakan Özal’ı yakından izlemiş bir muhabir olarak, konutunda “yakın” bürokratların çalıştığını bilirdim.
Türk ekonomisinin dünyayı saran ve sosyal devletlerin sosyalliğini yok etmeye çalışan serbest piyasa koşullarına uyumunu sağlamak da bu “yakın” bürokratların işiydi!
Şimdi, Kemal bey’in partinin geleneksel ideolojisini dışlayan davranışlarını görünce, partinin tabanından pek çok kişi, CHP genel başkanlığına hiç layık olmadığını düşünmeye başlayacaklar!
Belki bu davranışlarının gittiği yolun sonunu o da biliyor.
Belki, genel başkanlığın hay huyu bitikten sonra, yanlış yerde olduğunu farketmiş, aslına rücu etmek istemiştir!
Zaten öyle olmasa bile, bu davranışların, sokağa dökülme yeteneği kazanmış halk kitleleri nezdinde hiç hoş karşılanmayacağını bilmesi gerekmez mi?
Eğer onu kestiremiyorsa, çok ciddi politik algılama sorunları var demektir.
Bu saatten sonra partisiyle barışmak için kendisine manevra alanı da bırakmamıştır.
Bu arada, yandaş kanala açıklamasında yargı kararına uyma zorunluluğundan söz edip, ileride CHP merkez yönetiminin alacağı kararlara uyacağını beyan etmemiştir.
Partinin yapacağı eylemlerde “orada olacağını” söylememiştir.
Sadece, yandaş medyanın en ucundaki Akit gazetesinin, “Bay Kemal’in Ayak Sesleri” manşetindeki asıl beklentilere uyacağının işaretini vermiştir.
Ne de olsa her şeyin bir zamanı var!
Coşkun KARTAL