MESELE HALİL UMUT MELER Mİ? FUTBOL ASLINDA FUTBOL MU?

0

MESELE HALİL UMUT MELER Mİ?
FUTBOL ASLINDA FUTBOL MU?

Maçı izliyordum.

Ankaragücüne karşı 1-0 yenik oynayan Çaykur Rizespor, 7 dakikalık uzatmanın sonuna doğru beraberlik golünü attı ve ev sahibi takımın büyük hüsranı içinde maç sona erdi.

Ben de kanalı değiştirmeden başka şeyle meşgul olmaya başladım.

Hakemler rutin şekilde saha ortasında bir araya gelip futbolcularla soyunma odasına gitmeye hazırlanırken, birden bire maç spikeri heyecanla hakem saldırıya uğradı diye bağırdı.

Ekrana baktım, hakem ansızın yediği yumrukla yere düşmüş, düştüğü yerdeki kalabalığın içinde birkaç öfkeli kişi tarafından tekmeleniyordu.

Spiker, saldırıyı “sahaya giren gruptan birinin” yaptığını söylüyordu. Saldırganın Ankaragücü başkanı olduğunu ya görmemiş, ya da benzetse de yakıştıramamıştı.

Zaten lafı fazla uzatmadan yayınını bitirip merkeze bağladı.

Az sonra öğrendik ki, saldırı yeşil sahalarda pek görülmemiş büyüklükteydi.

Hakemi  yumruklayan, ev sahibi Ankaragücü kulübünün, daha önce iki dönem de iktidar partisi milletvekilliği yapmış başkanı Faruk Koca idi.

O anda aklıma her hafta maçlardan sonra hakemleri “doğrayan” ve  bir kısmı eski hakem olan futbol yorumcuları geldi.

Başladım kanallar arası zap yapmaya.Herkesler yayındaydı, izlemeye koyuldum.

Aman tanrım, bu ne şiddet bu celal!

Yorumcu arkadaşlar inanılmaz kızgın ve öfkeliydi saldırgana karşı.

Kimi yumruğun Halil Umut Meler’e değil, doğrudan Türk futboluna, kimi “hepimize” atıldığını söylüyordu.

Yumruğu atanla tekmeleyenlerin derhal ters kelepçe takılarak derdest edilmesini isteyenler de vardı, tutuklanmasını talep edenler de. Tarihin gördüğü en ağır cezalara çarptırılmaları gerektiğinden söz ediyorlardı.

Sanki her hafta sonu ekranlarından, köşelerinden Halil Umut Meler’in de içinde olduğu hakemleri “doğrayanlar” kendileri değil, Brezilyalı yorumculardı !

TV-gazete yorumcuların bu tepkilerini, federasyon yetkililerinin, alacağı ceza olasılığının verdiği can havliyle özür dileyen Ankaragücü  dahil süper lig kulüplerinin tepkileri izledi.

Ardından  cumhurbaşkanı başta olmak üzere ilgili bakanların, il yöneticilerinin sert  yaptırımlardan söz eden açıklamaları geldi.

Ankara başsavcılığı görevlendirildi, tekmeci zanlılar göz altına alınırken baş zanlı konumundaki yumrukçu başkanın hastanede polis gözetiminde yattığı bildirildi.

Ayrıca kendisinin AKP’den ihracı için süreç başlatıldığı duyuruldu.

Nihayet, TFF başkanı, liglerin süresiz ertelendiğini açıkladı.

Federasyon başkanı özellikle eski hakem yorumcularının hakemleri hedef gösterdiğini söyleyince, yorumcular doğal olarak çok sinirlendiler.

Oklar bir anda kendisine çevrildi.

Şimdi hiç hak etmediği barbarca bir saldırıya uğrayan, Türkiye’yi önemli uluslararası turnuvalarda maç yöneterek temsil edecek olan Halil Umut Meler hastanede..

Elmacık kemiği çatlamış, gözü morarmış, bedeni düştüğü yerde yediği tekme izleriyle dolu, yatıyor.

Hakemliği bırakmayı düşündüğü söyleniyor.

Öte yandan, bu genç adam yere düşürülmüş canına kastedercesine tekmelenirken onu ıslıklayan tribünler aklımdan çıkmıyor.

Yerde, cenin vaziyetinde saldırgan bir güruhun yumruk ve tekmeleriyle acımasızca -belki de- katledilmeye çalışılan bir insan o aklı sıra “protesto” edenlere ne gibi zarar vermiştir, hangisinin tavuğuna kış demiştir, anlamakta zorlanıyorum.

Sosyal medyada saldırının baş zanlısına “eline sağlık” diyenden geçilmiyor. “Hak etmişti” diyen de var, “bu öteki hakemlere ders olsun” diyen de.

Öyle bilinçsiz paylaşımlar yapılıyor ki, çok ağır bir cezaya çarptırılması beklenen takımlarına artık hiçbir hakemin yan gözle bakamayacağını zannedenler bile var.

Yalnız Ankaragücü taraftarları da değil.

Kendi tuttukları takımların hakemlerin gadrine uğradığını düşünen bir sürü başka takımın taraftarlarının içinde de bu saldırının “hak edilmiş” olduğunu söyleyenler, falanca maçta hakem şöyle yapmıştı diyenler de söz konusu.

Oysa farkında değiller ki, ülke futbolu elden gidiyor.

Yakında maç falan izleyemeyecek, hayat şartlarına, çektikleri geçim zorluklarına karşı bir deşarj olma platformu olarak kullanacakları tribün bulamayacaklar.

*.     *
Çok eski bir sözdür.

“Futbol aslında futbol değildir!” derler.

Bununla kastedilen, bir futbol maçı boyunca yaşananların insan yaşamının akışına benzerliğidir.

Beklenmedik gelişmeleriyle..

Sertliği, yumuşaklığı, hoyratlığı ve centilmenliğiyle..

Yarattığı umutlar, düş kırıklıkları, çok sevindiren ani başarıları, zaferleriyle..

Harcanan emeklerin karşılığının bazen alınıp, bazen alınamamasıyla..

Maçın yöneticileri hakemlerin  günlük yaşamdaki gibi haksızlıklar yapmaları, hak edenin kazanmasına kimi zaman engel olmalarıyla…

Toplumsal anlamda birbirine en benzemez, en zıt, çelişkili kesimlerin, sınıf ya da tabakaların mensuplarını, eğitimli-eğitimsiz insanları “aynı bayrak” altında toplamasıyla..

Kimi zaman yalnızca maç zamanlarına özgü “dayanışma ruhuyla”

Bazan da toplumun öteki takımı tutan kesimine karşı bu kesimin insanlarının duyduğu öfke, kızgınlık hatta düşmanlık yaratmasıyla..

Hayatın toplumdaki izdüşümü gibi görürler futbolu.

Pek haksız da sayılmazlar.

Lakin bahis icat oldu mertlik bozuldu.

Futbol artık doğal hayatın izdüşümü gibi olmaktan çıktı.

Tribünlerdeki  sıradan insanların düşünde bile göremeyeceği büyük  paralar kazandıran bir sektör haline geldi.

Tribün insanları kolayca manipüle edilir duruma sokuldular.

Ülkemizde futbol yoluyla parlayan ve büyük para kazanan insanlar, iktidara yakın olma yoluyla güç sahibi olmaya çalıştılar. Göze girip milletvekili olanlar bile çıktı.

Kulüp başkanlarından, makamları yoluyla siyasal ikbal sağlamaya çalışanlar oldu.

Kulüp yöneticiliği ile siyaset kimi kulüplerde iç içe geçti.

Belki de kendisine hiçbir şey yapılamayacağına inanmanın öz güveniyle bu saldırıyı yapan kişi büyük olasılıkla takımının başına iş açacak.

Başkent’in süper lig’deki tek temsilcisi, üstelik işler fena gitmiyorken ağır cezayla karşı karşıya kalacak.

Taraftarı ise en azından bir süreliğine takımından mahrum kalacak, belki seneye süper lig’de izleyemeyecek.

Hakem dövülürken tribünde taşkınlık yapanlar büyük olasılıkla tespit edilerek maçlara girişleri yasaklanacak.

Yaptıkları o zaman kafalarına dank eder mi bilmem!

Sonuçta mesele yalnızca Halil Umut Meler’in dövülmesi değil.

Bu dayak olayının getirecekleri de hem hukuki hem ahlaki açıdan hiç de iyi sonuçlar vermeyecek.

Umarım o yumruk ve tekmeler tüm futbol severlere atılmış olmaz.

Coşkun KARTAL/Gazeteci

Coşkun KARTAL/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 12 Aralık 2023

Yazarın Tüm Yazıları