Beyazıt ve Beyoğlu’ndaki Sahaflarda Bir Gezi.

0

Beyazıt ve Beyoğlu’ndaki Sahaflarda Bir Gezi.

“Sahaf” sözcüğünün aslı “sahhâf”tır. Arapça “suhuf” yani “sayfalar” kelimesinden gelir.
Kamus-ı Türki’de sahaf, “kitap alıp satan kimse”, olarak tanımlanır. Türkçe Sözlük’teki karşılığı da “daha ziyade eski kitap satan kitapçı”, olarak verilmiştir.

Günümüzde “sahaf” kelimesi, biraz daha uzmanlaşmış bir kitapçı için kullanılır. Şöyle ki, her kitap alıp satan kişi sahaf olarak adlandırılmaz. Sahaf denilince, daha çok el yazması kitaplar, haritalar, hatlar, fermanlar v.s ile değerli yerli ve yabancı basılı kitaplar, kartpostallar alıp satan, eski yazıyı biraz okuyabilen, bazı yabancı dillere, en azından kitap adlarını okuyup anlayacak kadar âşinâ olan kitapçılar anlaşılmaktadır.
Sahaf, ayrıca, önemli yazma ya da basma kitapları bilen, onlar hakkında bilgi verebilen kitapçıdır. Zaten başarılı sahaflara bakarsak, onların bu belirttiğimiz özelliklerin en azından bir kaçına sahip olduklarına görürüz.

Sahaflar, önceleri varrakun diye de adlandırılırdı.
Bilindiği gibi “varak” yaprak demektir. Bu sözcükle sahaflıkta el yazması kitap yaprağı anlaşılır. “Varrak” ise kâğıtçı ya da kâğıt yapan, yazan ve satan kimsedir. “Varrakun”, yani “varraklar”, kitap yazdırıp satan kimselerdi. Kitaplar el yazması olarak tek nüsha olurdu. Kitapları çoğaltmak için yazıcılar devreye girerdi. Bunlara “müstensih”, el yazması kitapları çoğaltma işine “istinsah etmek”, denirdi.

Osmanlılarda ilk sahaflar, Orhan Gazi zamanında, Bursa’da, camilerin avlularında, kendilerine ayrılan yerlerde faaliyet göstermişlerdir. Bursa’da bilinen ilk sahaf, Mahmut Şeyhi’dir. Daha sonra Edirne alınınca, orada da sahaflar, camilerin çevresinde faaliyet göstermişlerdir.

İstanbul’da ”Sahaflar Çarşısı”

İstanbul’da, sahaf diye adlandıracağımız esnaf, önce Fatih Camii çevresinde ve Fatih Medresesi içerisinde, öğrencilere de kitap temin etmek amacıyla faaliyet göstermiştir. Eyüp Sultan Camii çevresinde de sahaflar vardı. Sahaflar daha sonra, Fatih Sultan Mehmet devrinin sonuna doğru, Kapalıçarşı içerisinde, şimdiki Şark Kahvesi’nin olduğu yerin karşısında yer almışlardır. Bu sokağın adı bugün de Sahaflar Sokağı’dır. Osmanlı Devleti’nin yükseliş devirlerinde Sahaflar Çarşısı, Orta Doğu’nun en önemli kitap alım- satım merkeziydi.

İstanbul’da, sahafların yazdırdıkları kitaplar için gerekli olan kâğıt ve mürekkep de gene Beyazıt’ta yer alan kâğıtçı ve mürekkepçi dükkânlarından sağlanırdı.

Kapalıçarşı’daki sahaflar, 1894 depremine kadar faaliyetlerini orada sürdürmüşlerdir. Depremden sonra, şimdiki Sahaflar Çarşısı’nın yerinde bulunan Hakkâklar Sokağı’na taşınmışlardır. Zamanla burası sahaf dükkânları ile doldu. Bu dükkânlar ahşap barakalar şeklindeydi.

Sahaflar Çarşısı, 1950 yılında çıkan bir yangında yandı. Yanan dükkânların yerlerine Vali ve Belediye Reisi Fahrettin Kerim Gökay tarafından, günümüzdeki Sahaflar Çarşısı inşa ettirildi. Sahaflar Çarşısı’nda yer alan dükkânlar, 1953 yılında, buralarda yalnızca kitap satmak şartı ile, sahaflara verildi. Çarşının açılışı törenle yapıldı. Artık Sahaflar Çarşısı’nda sadece kitap satılacaktı. Önceleri sahaflar arasında az da olsa başka esnaf bulunmakta idi. Sahaflar Çarşısı, 1981 yılında son kez restore edilerek düzenlendi. Çarşıya 14 ahşap dükkân eklendi. Böylece Sahaflar Çarşısı günümüzdeki halini aldı.

Bugün, Sahaflar Çarşısı’ndaki dükkânlarda kırtasiye malzemesi satılmaya başlanmıştır. Gerçek anlamda sahaf denilecek esnaf, bir iki dükkân dışında, zamanla ortadan kalkmış, el yazmalarının, değerli eski yazı taş ve hurufat baskı kitapların, her dilden değerli yabancı kitapların satıldığı çarşı eski özelliğini kaybetmiştir. Sadece İbrahim Manav “Dilmen Sahaf” tabelâlı dükkânında ve Turan Türkmenoğlu “Türkmen Kitabevi” tabelâlı dükkânında geleneksel sahaflığa bağlı kalarak işlerini sürdürmektedirler.

“Karadeniz Kitabevi” tabelâlı dükkân da Sabri Bayraktar’dan devralanlar tarafından işletilmektedir. Vefat ve başka nedenlerle, Arslan Kaynardağ, İsmail Akçay gibi sahafların dükkânları da başkalarına devredilmiştir.

Sahaflar Çarşısı’ndaki sahaf ve kitapçılar “Sahaflar Derneği”adlı dernekte örgütlendiler. Kitap Sarayı kitabevi sahibi Adil Sarmusak bu derneğin başkanlığını yürütmektedir. Sahaflar Çarşı’sında, Üniversite yönündeki çıkış kapısının yanında Kitap Sarayı’nın bitişiğindeki vitrinlerde taşbaskısı tekniğinde kullanılan yazılı ve resimli kireçtaşları sergilenmektedir. Çarşının ortasındaki bahçeye çarşı esnafı tarafından bir İbrahim Müteferrika büstü dikilmiştir. Büstün kaidesinde İbrahim Müteferrika tarafından basılan 17 kitabın adları yer almaktadır.

Beyazıt sahaflarını anlatırken, Beyazıt Camii’nin arkasındaki çınarın altındaki sergisinde kitap ve eski paralar satan Hüseyin Avni Dede’yi de analım. O, göbeğine kadar uzanan sakalıyla hemen göze çarpar.

Kendi yazdığı şiirleri, bazılarının İngilizce çevirilerini de kitap halinde bastırıp satar bu sergisinde. Turistlerin ilgisi yoğundur ona. Çınar ağacına çakılmış “Tek Şekerli Çınaraltı” adlı tabelâsıyla belleklere kazınan Dede, bazı kitap şenliklerinde de stand açmaktadır. Geçen yıllarda önce tabelâsı kaldırılmış ve sonra da sergisi engellenmiştir. O, Beyazıt Meydanı’nın en renkli kişisiydi.

Beyoğolu’ndaki Sahaflar

İstanbul Sahaflarının yoğunlaştıkları diğer bir yer ise Beyoğlu’dur. Orada, Aslıhan Pasajında, “Beyoğlu Sahaflar Çarşısı” vardır. “Barış Kitabevi” tabelâlı dükkânında Halil Bingöl, “Destine Kitabevi” tabelâlı dükkânında Sener Köksümer, “Narteks Kitabevi” tabelâlı dükkânında Sıtkı Altuner, “Yaşam kitabevi” tabelâlı dükkânında Hasan Basri Karakoç ve “Teknik Kitabevi”yle daha birkaç kitabevi burada faaliyet göstermektedirler. Sahaf Halil Bingöl geçmişte kitap müzayedeleri de düzenlemiştir.

Beyoğlu’nda Sahaf E. Nedret İşli ve Püzant Akbaş “Turkuaz Sahaf” tabelâlı dükkânı işletmede, kitaplar da yayınlamaktadırlar. Turgay Erol’un, Galatasaray’daki “Denizler Kitabevi”nde, özellikle denizcilikle ilgili kitaplar, haritalar satılmakta, zaman zaman da kitap müzayedeleri düzenlenmektedir. Beyoğlu’ndaki önemli bir kitabevi, İbrahim Yılmaz ve kardeşlerinin işlettiği “Simurg Kitabevi”dir. Büyük deposunda süreli yayınlar da bulundurmaktadır. Simurg Kitabevi “Kitap kokusu” adlı bir dergi ve bazı kitaplar yayınlamıştır. Simurg Kitabevi’nin eski yerinin karşısında “Cihannüma Sahaf”ın dükkânı bulunmaktadır. Tünel’de uzun yıllar ”Eren Kitabevi”ni işleten Muhittin Eren birkaç yıl önce dükkânını kapatmıştır.

Beyoğlu’ndaki sahafları anlatırken 40 yıl Galatasaray Lisesi’nin yanındaki arada, sokakta sahaflık yapan Vahan Kocaoğlu’nu anmadan olmaz. Ben onu bu kitap sergisinde tanıdım. Onu daha önce tanıyanlar, elinden çok değerli kitap ve belgeler geçtiğini, para canlı olmadığı için onları makul fiyatlarla sattığını söylerler.

Vahan Usta olarak da tanınan bu sokak sahafı şimdi zaman zaman Beşiktaş’ta sergisini açmaktadır. Vahan Usta, tanıdığı müşterileri gelince, gözle kaş arasında ortadan kaybolur, çaycıya gider ve müşterisine çay ısmarlardı. Bazen de çayı kendisi getirirdi. Külü uzun sigarasını elinden eksik ekmezdi.

Yıllardır arşınladığımız İstanbul sahafları konusunda anlatılacaklarımız çoktur.
Devamı başka bir zamana.
Hepinize bol kitaplı günler dilerim.

Dr. Mustafa DUMAN

 

Dr. Mustafa DUMAN/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 03 Mayıs 2020

Yazarın Tüm Yazıları

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here