Kakafoni Gibi!

0
Kakafoni Gibi!
Bir salon düşleyin; her türlü ses ve enstrüman ile kendi bildiğini yüksek tonda haykıran kalabalık  var.
Siz de bu ‘kaliteli’ sandığınız kişilerle müzik aletlerinin içinden kulağa hoş gelen nağmeler bekliyorsunuz…
Mümkün olamaz !
Hatta sürekli bu ortamda kalmanız halinde sağlığınıza olumsuz etki yaptığını düşünür ve neredeyse -Yeter, ! diye bir isyan halinde oradan adeta kaçar gibi uzaklaşırsın…
Yaşadığınız ortamın adı KAKAFONİ’dir…
Oysa, sadece tek bir ses size belli bir tınıyı verse mesut olmanız işten değildir…
 Önceki gün öğrencim olan bir teknik adam hakkında yanlış yorum yapan kişiye – kimliğini bilmeden eleştirdiği için  sosyal medyadan bir açıklama yaptım.
Bir gün sonra bana bir cevap geldi.
Kibar bir kabul edişi içeren bir talep vardı mesajda.
“Hocam ben bu mesajı sildim. Sizden adı geçen hakkında hocası olarak daha net ve bilmediğimiz gerçekleri öğrenmek adına bilgi vermenizi istiyorum” diyordu samimi genç.
Bunu şimdilik gizli tutuyorum.
Ancak, kötü niyet olmasa da gelinen dönemin  teknolojik imkanlarının klişeleşmiş eksik, yalan ve hatta iftira  dolu yorum ve açıklamaların bizim için zararlı olduğunu acı içinde yıllardır yaşadım.
Yaşamımda çok  önemli toplumsal başarılarım oldu.
Başarıyı reklam yapmadan göz önüne ve  sosyal hayata bıraktım.
Onların mutluluğu benim için önemliydi.
Ve ben onlar adına mücadele veriyordum.
Bir örnek vereyim: Adımı taşıyan öğrencilerim oldu hem de çok.!
Adnan Esen,Adnan Karayaka (Beşiktaş) ;Adnan Gülek, B Adnan, (Antalya spor) ;Kaleci Adnan (Samsunspor) ; sol bek Adnan   (Eyüpspor genç takımı) ; stoper Adnan   (Eyüp amatör takımı) gibi aklıma gelen 7 futbolcum aynı adı taşımış.
Hepsi bir değerdir benim için.
Ancak,  bahsederken önemli bir incelik unutulur ve sadece ADNAN olarak geçer; başka gerçekler es geçilerek…
Bu doğaldır, çünkü, topluma unutturmak isteyen fesatla donanımlı kişiler hep olmuştur !
Sonuçta ortaya bir Adnan’lar kakafonisi çıkar.
Bu anlamda medya ve basına düşen görev bu kakafoniden kurtulmak için  halka  ‘hatırlatma’ yapmaktır.
Hep, teknik adam olarak bilerek ve isteyerek eğitimi futbolun alt yapısıyla sentezlemeye çalıştım.
Ve bundan hiç ödün vermedim.
Bunu yaparken  seçici de olmadım .
Neresi talip olduysa eğitimi oraya taşıdım .
Para pazarlığı  hiç yapmadım… Beşiktaş’tan ikinci amatör küme Yeşilköye gittim.
Oradaki çıkışım beni Milli takıma Teknik adam yaptı.
Başarılı olmam dikkat çekti ve engel konuldu önüme.
Takımı Lefter ağabeye teslim ettim.
Çorluspor Amatör takımına gittim ve yeni  başarılar beni bir kaç öğrencimle Fenebahçe’ye taşıdı.
Oradan da Antalyaspor’a geçtim.
Çok önemli şampiyonluklar kazanırken gençleri de futbolumuza  hediye ettim.
Tüm kazancımı futbola; yurt içi ve dışı eğitime harcadım.
Gördüğüm acı gerçeklerin ve yanlışların üstüne saha sonuçları ile  gittim.
Futbolumuza;  gelişen futbolun gereği  yenilikler getirmek için kendimi feda ettim.
Bir çok  Akademik çalışma yaptım.
Kızlara okulda  basketbol takımı eğitimi ,alt yapılarda bayan teknik adam  görevi ve maçlara yenilik olarak deplasmanlara bayan taraftar taşımak gibi…
Yetmedi; yazdım, TV’de programlar yaptım.
Medyaya gençler yetişirdim.
Ve bunların tümünü  kakafoni yapanlara karşı teknik yadımcılarımla başardım.
Bu anlamda filmi ilk çekilen teknik adam oldum.
Dönemin adamı olmadım; dönem benden yararlandı.
Bu  çalışmalarla  yurt içi ve dışında  kurslara , seminerlere katıldım.
PFD ve Antrenörler derneği yönetimlerinde uzun yıllar görev yaptım.
Kitap çıkardım ve mücadeleyi bırakmadım.
Tek ayıp; futbol kakafonisi içinde kenara çekilmemdir.
Futbol  endüstriyel olunca beni saf dışı bıraktı.
Bunun nedeni bellidir…
Zaman zaman telif  geldiğinde başarı, deneyim ve bilgimi değil yaşımı dikkate aldılar.
Diplomamı kiralamak isteyenler bile oldu!
İşte, bu satırları yazma nedenim bu isyanımdır.
Yozgat’tan Diyarbakır’a; Urfa’dan Samsun’a; Kartal’dan Kocaeli’ne, İstanbulspor’a; Mersin’den, Çorlu’ya Elazığ’a ve Yeşilköy’den Milli Takım’a; Fenerbahçe’den Antalya’ya ve Beşiktaş’a   uzanan bu yolda koştururken   Galatasaray’ a imza için davet edildim.
Ancak, bu işi   kimlerin bozduğunu söylemedim hiç bir zaman .
Kakafoni yapmadan usulüne uygun başarıyı alkışlayanları çok göremezsiniz.
İyi ki onlar var ve ne yazık ki  her şeyi tam bilimiyorlar…
Ben sıkıldım yazarken bunları.
Ama kakafoni değil; sadece bilin istiyorum en azından!

Adnan DİNÇER/Futbol İnsanı-T.Direktör-Akademisyen-Yazar

Adnan DİNÇER/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 06 Aralık 2020

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here