Oğuz HAKSEVER yazdı: Bir Belgesel; Emevi Camii; Kutsal Kabir Kilisesi ve Ayasofya Başlıklı Gündem Maddesi

0

Oğuz HAKSEVER/Gazeteci

Bir Belgesel;

Emevi Camii;

Kutsal Kabir Kilisesi

ve

Ayasofya Başlıklı Gündem Maddesi

Tarih belgesellerini dikkatli seyretmek, güncel konuların hafızadaki kimi bilgileri dürtmesine neden oluyor.

“Ayasofya’nın ibadete açılması” diye tanımlanan gündem maddesiyle ile ilgili tartışmalar başladığında izlediğim bir belgeseldeki kritik bilgiler hafızamda kıpırdadı.

Belgeseli izlediğimde yeni öğrendiğim bilgiler, “böylesine yaklaşımlar neden yeterince işlenmemiş? Bana çocukluğumda bunu neden öğretmediler?” diye düşündürmüştü.

Hem o hayıflanma hafızada yerinden hareket edip öne çıktı; hem de İstanbul’un fethinden çok önce iki fetihte iki mabetle ilgili olarak yaşananları vurgulayasım geldi.

Belgeselin adı: “East Meets West Spread of Islam”. “Doğu ile Batı’nın Buluşması İslamın

Yayılışı” diye çevrilebilir.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki önemli kuruluş ve müze Smithsonian Enstitüsü’nün kanalı -Smithsonian Channel- tarafından hazırlanan “Doğu ile Batı’nın Buluşması” adlı dizinin ikinci bölümü.

Bu belgeselin bir batılı ülkenin kanalı tarafından hazırlandığını hatırlatmak gerekiyor.

Belgeselde önce Şam’ın fethi anlatılıyor. Yıl 634… Peygamber Hazreti Muhammed’in vefatından 2 yıl sonra…

Mealen ve özetle belgeselde denilenler şöyle:

“Şam’ın alınışında 2 Müslüman generali görüş ayrılığına düştüler. Halid Bin Velid kılıçla, Ebu Ubeyde Bin Cerrah’sa müzareke ile Şam’ı fethetme görüşündeydiler. Halid Bin Velid, doğu kapısında kuşatma başlattı. Ebu Ubeyde ise, batı kapısında farklı bir yol deniyordu. Müzakereci olarak muhtemelen Patrik’le görüşmeye başladı.

Sonuç: Şehrin yarısı savaşla, yarısı barışla fethedildi.

O dönemde İslamın yayılması coğrafi alan elde etme odaklıydı.

Şehrin en eski mabedi buna örnektir.

Şam Üniversitesi’nden Profesör Talal Akili anlatıyor:

[Burada – alanı gösteriyor- önce bir Roma tapınağının etrafında pazar yeri vardı. Bu duvar Roma tapınağının dış duvarıydı. Duvar hala yerinde duruyor. Ama tapınağın kullanımı değişti. Roma tapınağından Bizans kilisesine dönüştürüldü. Müslümanlar 7’inci yüzyılda şehri fethettiklerinde kiliseyi hemen almadılar. Yapı, fetihten sonra on yıllar boyunca kilise olarak kaldı. Müslümanlar kiliseyi Hristiyanlarla paylaşmayı tercih ettiler. Cami, -Emevi Camii- buradaydı –eliyle gösteriyor- doğu tarafında. Kilise ise batı tarafındaydı. Hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar; Şam’ın vatandaşları, güney kapısından birlikte girerler, kendi ibadet yerlerine geçerlerdi.]

 Belgeselde Şam’ın fethi şu cümleyle bitiyor:

“Dini ve kültürel hoşgörü -tolerans- ve askeri güç, Müslüman fetihlerinin karakteristiği oldu. Bu böyle devam ederek yayılmanın da sürdürülebilirliğini sağladı.”

 “Doğu ile Batının Buluşması İslamın Yayılışı” adlı belgeselde Şam’ın ardından Kudüs’ün alınışında yaşanan olay vurgulanıyor.

Yıl 637…

Halife Hazreti Ömer devri.

Yine mealen ve özetle belgeselde denilenler şöyle:

“Kudüs kuşatması 4 ay sürdü.

7’inci yüzyılda Şam gibi Kudüs de Bizanslılar tarafından yönetiliyordu. Hristiyanlar için de kutsal olan kentin bu dinin mensupları için kalbi, Kutsal Kabir Kilisesi’ydi.

Kudüs’ü yöneten Patrik, kentinin kaderinin bağlandığını biliyordu. Teslim olmaya karar verdi. Ve Hristiyanlar için çok önemli bir olay oldu. Patrik büyük bir kumar oynadı.

Kudüs Üniversitesi’nden Profesör Muhsin Yusef anlatıyor:

[Kutsal Kabir Kilisesi Hristiyanlar için kutsal çünkü, Hazreti İsa, bu kilisenin bulunduğu yerde çarmıha gerildi ve defnedildi. Halife Hazreti Ömer Kudüs’e girdikten sonra Patrik kendisini Kutsal Kabir Kilisesi’ne davet etti. Ve taht niyetine kendi koltuğunu gösterdi. Patrik, Hazreti Ömer’e Kutsal Kabir Kilisesi’nde namaz kılmasını da önerdi. Hazreti Ömer reddetti. Dedi ki: Müslümanlar, Ömer Bin Hattab’ın burada namaz kıldığını belirtip burayı camiye çevirirler. Bu sebeble burada namaz kılmam. ] “

 Belgeselde Kudüs bölümü şöyle bitiyor:

“Kutsal Kabir Kilisesi’nin Hristiyanlar için önemini bilen Müslümanların dini ve ruhani lideri, namaz ve ibadet için Kudüs’te bir başka mekan seçti. Kutsal Kabir Kilisesi’nin birkaç yüz metre ötesinde mütevazı bir cami inşa ettirdi. Bugün o camii kendi adıyla bilinir”

Ayasofya’nın kiliseden camiye dönüştürülmesinden 800 küsur, Ayasofya’nın müzeye dönüşmesinden 1300 ve tekrar camiye dönüşmesinden 1380 küsur yıl önce yaşananlar, batılılar tarafından böyle anlatılıyor.

Oryantalizmin kataraktı inmemişse batılı, tarihte Müslümanlığa baktığında İslam’ın ilk yıllarında bunları görüyor ve dünyaya duyuruyor.

Neredeyse olduğu gibi belgeselde verilenleri buraya aktardım. Çağrışımlar, düşünceler okuyucunun zihnine emanet.

Oğuz HAKSEVER/Gazeteci

www.kentekrani.com 26 Temmuz 2020

 

 

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here