Bizim magazincilerimize göre, sadece ülkedeki değil; dünya jet sosyetesinin mekanı olan Bodrum’da lahmacun(!) fiyatları biraz arttı. Kumsal ve taşlık güzelim koylara kurulan yapay plajlarda bir lahmacun iki bin liradan satılır oldu. Bu haberi izleyen, Bodrum sahillerini lahmacun seven zenginlerin doldurduğunu sanır. Bodrum aslında emekli ve asgari ücretle hizmet sektöründe ter dökenlerin çoğunlukta olduğu bir yurt köşesidir. Çizginin ötesindekiler bir avuç kişiyi geçmez.
100 yıl öncesinin sürgün yeri Bodrum’un değişimi özellikle son 40 yılda, inanılmaz bir tarihi roman gibidir.
Türk edebiyatının köşe taşlarından Cevat Şakir; Antik çağların Halikarnas’ının kapkaranlık bir Bodrum’a dönüştüğünü görseydi kahrolurdu. Halikarnas Balıkçısı 100 yıl önce sürgüne geldiği taş yığını köyü verimli bir bahçeye dönüştürmek için ant içer, sürgünü biter İstanbul’a dönmez… Bu isteğini “Oraları zaten cennetti; ama içimden on kat daha cennet yapmazsam adam değilim” şeklinde dile getirdiği biliniyor.
Adıyla değil “Halikarnas Balıkçısı” olarak anılmayı seven Cevat Şakir Kabaağaçlı, burası için şöyle demiş; “Bodrum’u yapan mimar değil ışıktır, mavi gök ve mavi denizdir.”
İşte Bodrum’un doğal ışıklarını söndürdüler. Bodrum’u betona gömdüler, Kıç kadar yer için vizyon(!) geliştirip, ‘Türkiye’nin dördüncü büyük kenti olacak’ dediler.
Ülkeyi 23 yıldır yönetenler Ege’de yerel yönetim seçimlerinde hep yenilgiye uğradılar, demokrasi tramvayından önce Ege duraklarında inildi. Belediyelere sürekli engel çıkarıldı, altyapı projeleri hayata geçirilmedi.
Geldik bugüne, geçen yıllarda olduğu gibi; Bodrum Yarımadası’nda değişen bir şey yok.
Yarımadayı bölen karayolunda trafik sabahın erken saatlerinden gece yarılarına kadar tıklım tıklım. Emniyet şeridi ihlali o kadar yaygın ki; ihlal artık bir alışkanlığa dönüşmüş. Torba-Yalıkavak-Gümüşlük yolu da farklı değil…
Susuzluk en büyük sorun. Ultra lüks oteller taşıma suyla değirmenini döndürüyor. Siteler ve otellere tankerlerle su taşınıyor. Bazı yerlere günlerce su verilemiyor. Bir lafım da damacana ile su taşıyan şirketlere. “İki damacana almayana su yok”, “sizin yolunuz dar, giremiyoruz, suyu gelin kendiniz alın” laflarını duyarsanız, şaşırmayın…
Elektrik kesintileri özellikle küçük esnafı ve ürününü pazara indiren üreticiyi zor durumda bırakıyor.
İnternet dersen; kaplumbağa hızıyla çalışıyor, bazen de kesiliyor.
Sokaklarda köşe başları yine çöplerle dolu. Ekipler yetersiz, Bodrum bir türlü çöp ayrıştırmayı da beceremedi.
Plajlar ve sahil yağması ise ayrı bir yazı konusu…
Cengiz ERDİL

















