Füsun ALTINOK; Kediname 69 Kadın ve Kedi Aşığı Klimt

0

Avusturyalı ressam Gustav Klimt’in adı geçince hemen ‘Öpücük’ adlı tablosu akla gelir. Aşkın evrensel güzelliği ve romantizmini yansıtan resimde bir kadın ve erkek öpüşmektedir. Birbirine özlem duyan iki ruhun sarılışı. Altın yapraklarla bezenmiş cennet tasviri gibi.

Resimlerinde bir de aşık olduğu aristokrat bir kadın, sık sık model olarak yer almış; Adele Bloch-Bauer. Ve aradan yüzyıl geçiyor, hatunun portresi tam 135 milyon dolara (Beş trilyon küsur) alıcı buluyor. Kadının parmaklarından biri çarpık, o özelliğinden tablolarda kimliğini belli ediyor ressam.

Önce klasik resmi iyice bellemiş, sonrasında tarzını ortaya koymuş sanatçı. İlk eşi olan 15 yaşındaki kızcağızı da çok resmetmiş. Zavallı bir yıl sonra “aşktan” ölmüş. Kaynaklar öyle diyor. Ayrıntı yok. Yorum yapmak bana düşmez diyeyim.

Klimt’in asıl memnun etmek istediği kesim kadınlardı. Kadın bedenine adeta tapıyordu. Sadece sanatsal anlam yüklemekle kalmıyor, evlilik dışı ve sıra dışı ilişkiler kuruyordu. Şimdi olsa Kazanova derlerdi.

İlle de kediler.

Klimt’in evinde bir düzine kedi yaşıyordu. Bu konuda dikkatsiz ve sınır tanımadığı için arkadaşları gelip gidip tüylülerin durumunu kontrol ederlerdi. İş iyice çığrından çıktığında arada bazı kedilerin kayboldukları oluyordu. Artık günahları boyunlarına…

Aradan bir kaç yıl geçtikten sonra evdeki kedi nüfusu alıp başını gitmişti. Artık kimse isimlerini bilmiyordu. Şimdi kalkıp “O pisicikler, sanatçının can yoldaşı oldu” diye işi romantizme dökmek saçma olur. Açıkça sanatçının atölyesini ele geçirmişti bu tüylüler. Öyle böyle değil; eskizlerin üstünde horul horul uyuyor, desenlerinin üzerinde çiftleşiyor, oyun adına kağıtları paralıyorlardı. Sanata da, Gustav beye de saygıları yoktu. Zaten bu kedi ve köpek tayfasında empotans sorununun olmayışı, sosyal baskıları, çevreyi takmamaları yüzündendir.

Arkadaşları bazı pisicanların, ressamın tablolarını pedikür amaçlı kullandığını görünce akılları başlarından gidiyordu.
Gustav usta sakinliğini hiç bozmuyordu. “Niye telaşlanıyorsunuz ki? Bir eskizi parçaladıysa temiz bir kağıda yenisini çizerim. Hem bilir misiniz ki, resmin en iyi cilası budur…”

Hiç kedi resmetmedi.

Klimt, kadınları çok sevdi. Hep onları resmetti. Onları doğanın bir hediyesi olarak gördü. Evlenmedikleriyle de uzun süreli ilişkileri oldu. 14 çocuğu oldu. Karşı cinse, güzelliğe, romantizme, aşka aşıktı.
Ya kediler?

Kediler hayatının merkeziydi. Çok temiz bir adam olmadığı, sık yıkanmadığı söylenirdi. Zaten 20’ye yakın kediyle aynı evi, stüdyoyu paylaşırken temiz olabilir miydi? Veeee hiç kedi resmi yapmadı!

O kadar sevdiği, kimini yoldan çevirip getirdiği kadınları resmederken; o kadar toleranslı olduğu, evini, yemeğini paylaştığı kedilerin resmini hiç yapmadı.

Peki ama neden?

Şimdiye kadar hiç bir kedi resmi bulunamadı. Yaptı da, tüylüler beğenmeyip paraladı desek, yenisini yapardı bay tolerans…
Oysa yüzyıllar içinde pek çok ressam, kedi resimleri yapmış, onların mimiklerini, nüanslarını yakalamayı başarmıştı. Klimt, buna neden mesafeli durdu, belli değil. Hele etrafı onca gönüllü-gönülsüz tüylü modellerle doluyken.


Kadın ve kedileri hep sevdi. Ama sanatta kadınları seçti.

Füsun ALTINOK
Önceki Bölüm