KISKANÇLIK, ÜSTÜN OLANDA BULUNAN PEK ÇOK ŞEYİN, SENDE OLMADIĞINI FARK ETMEKLE BAŞLIYOR

0

KISKANÇLIK, ÜSTÜN OLANDA BULUNAN PEK ÇOK ŞEYİN, SENDE OLMADIĞINI FARK ETMEKLE BAŞLIYOR

’’Dünyaya baktıkça yol uzamakta’’ diyor Edip Cansever, tıpkı Aşık Veysel gibi.
İnce, uzun ve iki kapılı…

Ya geldiği gibi çıkıyor insan bu son kapıdan, ya da yükünü boşaltarak.
Yüklenmek, taşımak ve boşaltmak elbette kolay değil, epeyce zahmetli, biraz da riskli.
Değişim ve dönüşümün şaşkınlığı içinde öğrencilik de giderek zorlaşıyor.
Baktığınız yer, aynı zamanda size de bakılan yer oluyor, izleniyorsunuz.
Hiçbir şey kolay kolay saklanmıyor, saklanamıyor!

Tüm olumsuz koşullara rağmen biraz niyetli ise insan, yol yine de her şeyi öğretiyor.
Kimi zaman sabır ve nezaket gösterse de çoğu zaman biraz üzerek ve hırpalayarak.

Bizler göçebe bir toplumdan geliyoruz. Atalarımız yerleşik yaşama geçinceye kadar bulundukları coğrafyaların;
Dilinden,
Kültüründen,
Beslenme alışkanlıklarından,
Kılık kıyafetinden,
Doğa koşullarından,
Üretiminden,
İlişkilerinden,
Ve inançlarından etkilenmişlerdir.

Göçebe hali, yol hali olduğuna göre öğrencilik de devam etmiştir her halde!
Peki…

Bu gözlemler, uzun, kalıcı ve verimli değişimlere yol açmış mıdır?

Kıskançlık, üstün olanda bulunan pek çok şeyin, sende olmadığını fark etmekle başlıyor.

Vallahi kötü bir şey değil, sadece ’’Sorgulama’’ dürtümü harekete geçirdi.

Son on gün yollardaydım. Torun sevdası rotamızı Amsterdam’a yöneltti.
Önceki ziyaretlerimde pek üzerinde durmamıştım.
Çok zorunlu olmadıkça şehirde konut imarı verilmediğini öğrendim.
Konut sayısı artmadığı için nüfusun neredeyse hiç artmadığını fark ettim.

Konya kadar bir ülke olan Hollanda’nın Amsterdam şehrinin bir milyon civarında nüfusu olduğunu okudum. Şehirdeki hayvan sayısının insan sayısından daha fazla olduğunu duydum. Benzinli ve dizel araba satışlarının giderek azaldığını elektrikli araçlara devlet desteğinin arttığını, her sokakta elektrik şarj ünitelerinin varlığını tanık oldum.
Yol boyu çiftliklerde gördüğüm büyükbaş hayvanların cüsseleri ve taşıdıkları süt miktarı ile arazilerdeki verimli manzara gözlerimi yaşarttı.

Otoparklarda dört çeker, çok üst model araçlar hiç görmedim.
Billahi vitrinler çeşit çeşitti. Varlığı, mutluluğu ve düzeni görmemek için sadece kötü niyetli olmak gerekiyordu.
Evsiz, barksız, dilenci kılıklı kimseyi görmedim. Sosyal devlet her yerde kendini hissettiriyordu.

Bu bir güzelleme yazısı değildir. Sadece, bunlar bizim neyimizi kıskanıyorlar sorusuna biraz cevap mahiyetindedir. Biraz da sıkıldığımı söylemek isterim.
Bırakın göçmen kabulünü normal vize ile bile girmek neredeyse imkânsız.
Schiphol Havaalanı’ndan içeri girmek bile iki saatimizi aldı.
İnsanlara çektirmedik eziyet bırakmadılar.
Çünkü ülkelerinde bizi istemiyorlar!
Oysa insan kıskandığına biraz saygılı, biraz nazik davranır.

Bunları on milyon göçmen barındıran ülkem adına gözlerim dolarak yazıyorum.

Yine de beklentilerimizi ve umutlarımızı tüketmeden, yol boyu öğrenmeye devam diyorum…

Saygı sevgi ve inançla,

Kemal YALNIZ/İktisatçı

Kemal YALNIZ/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 8 Ocak 2023

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here