TOPRAĞI VE SUYU KORUYAN BİR İKLİM YASASI
Mavi gezegen hayat bulduğundan buyana binlerce kez havasını şaşırdı, kah çok soğuk, kah çok sıcak yıllar geçirdi. Bunlar uzun hikayedir. Asıl mesele; son 200 yıldır insan eliyle doğasının, canlı varlıklarının tehdit altında olmasıdır.
Kapitalizmin hafife aldığı hatta Trumpgillerin kabul etmediği iklim değişikliği bu kez dünyayı uzay uçurumlarının kenarına getirecek.
Dünya havasının kendini bilmez halleri öyle bir bıçak sırtıdır ki; toprağın ve suyun ipini ele avuca sığmaz bu yaramaz tutar. Şöyle haritayı yayıp baktığınızda ülkemiz iklim değişikliğini dibine kadar yaşayacak bir kuşakta yer alıyor. Bu kuşağın bir ucunda ABD’deki orman yangınları, hortumlar, orta yerinde seller ve yine yangınlar, sonunda ise depremler var.

TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR?
Ortalama sıcaklıklar son yıllarda artıyor. Özellikle yaz aylarında daha sık ve şiddetli sıcak hava dalgaları görülüyor. 2021’de Antalya ve Cizre’de 49 derece gibi rekor sıcaklıklar kaydedildi. Kış mevsimi kısalıyor, kar yağışları azalıyor ve bazı bölgelerde kuraklık riski artıyor. Yağışların düzensizleşmesi ve buharlaşmanın artması nedeniyle kuraklık önemli bir sorun haline geldi. Tarımsal üretimde verim kaybı yaşanıyor, yaşanan son don olayının acısını yaz aylarında göreceğiz.

Sıcaklık artışı ve kuraklık, orman yangınlarını tetikliyor. 2021’den buyana Antalya, Muğla ve çevresinde 250 bin hektardan fazla orman yandı. Beklenmedik sel felaketleri yaşanıyor. Akdeniz ve Ege’de deniz seviyesi yükseliyor, kıyı şeridinde erozyon ve tuzlanma artıyor. İklim değişikliği, Türkiye’nin zengin doğal çeşitliliğini tehdit ediyor. Bazı endemik bitki ve hayvan türleri yok olma riskiyle karşı karşıya…

Türkiye Paris Anlaşması’nı 2021’de onayladı ve 2053’te sıfır karbon hedefini açıkladı. Yenilenebilir enerji yatırımları (rüzgar, güneş) artıyor. Ancak, fosil yakıt kullanımı yani kömür hala yüksek.
YASA TASARISINDA NELER VAR?
TBMM Genel Kurulu’nda, geçtiğimiz haftalarda ilk 4 maddesi kabul edilen, ‘İklim Kanunu Teklifi’, komisyonda yeniden görüşülmek üzere ileri bir tarihe bırakıldı. Çünkü tepkiler vardı.
Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu öncülüğünde bir araya gelen 100’den fazla ekoloji, kadın ve sivil toplum örgütü, yasa tasarısının fosil yakıtlardan çıkış planlamadığını, kurulması planlanan Emisyon Ticaret Sistemi’nin ise emisyon azaltımına hizmet etmeyeceğini açıklıyordu.
KANAL İSTANBUL MU? İKLİM YASASI MI?
Böyle bir yasa hazırlanırken bile ticaretin, rantın hesapları içindeler. Peki; halktan yana, bu topraklardan yana İklim Yasası nasıl olmalı?
Su kaynaklarını, orman varlığını koruyan düzenleme adeta Anayasa gibi kabul görmeli(gerçi bu ülkede Anayasayı sallayan kimse yok!)
Kadim kenti felaketin eşiğine getirecek Kanal İstanbul’a kafa yoranlar böyle bir yasanın altına imza atacaklar mı? Atık madde ithalatı tamamen yasaklanacak mı? Kömürü, petrolü dışlayan projeler hayata geçirilecek mi? Ormanlarda, kıyılarda, sulak alanlarda yapılaşma durdurulacak mı? Daha pek çok soru var…
Cengiz ERDİL/Gazeteci
CengizERDİL/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 4 Mayıs 2025