Kent Ekranı

KAŞ YAPAYIM DERKEN GÖZ ÇIKARMAK!

KAŞ YAPAYIM DERKEN GÖZ ÇIKARMAK!

Türkçemizin en güzel deyimlerinden biri de budur herhalde… Bir işle başlıyorsun, iyi niyetlisin… İyilik yapayım, bir faydam olsun diyorsun… Sonra geriye dönüp bakıyorsun ki; her şeyi daha bozmuşsun… İşte buna “Kaş yapayım derken göz çıkarmak” denir.

Ülkemizde son yıllarda gelişen iyi bir gelenek var, yerel yönetimler yöreleriyle ilgili müzeler kuruyorlar. Dünyanın en fazla turist çeken ülkelerinden olunca; bizim de çorbada tuzumuz olsun misali pek çok belediye Etnografya Müzesi açıyor.

Etnografya; Tarih biliminin bir kolu… İnsanların yaşayış şekli, kültürleri(hayatın her alanı) örf ve adetleri falan bu bilim dalının işi. Türkiye bu konuda yetişmiş elemanı olan bir ülke… Vereceğimiz örnek bu elemanlara danışılmadığını gösteriyor.

Efendim; yer Gaziantep…

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi de iyi niyetle yola çıkmış, Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü arazisine kurulan Fıstık Park içerisinde fıstık şeklinde bir müze inşa etmiş.

Belediye bu icraatını şöyle açıklıyor; “Antepfıstığı’nın üretim aşamalarının çağdaş müzecilik teknikleri ile anlatıldığı, fıstık hasadından işleme sürecinin mekatronik heykeller ile gösterildiği müzede fıstığın toprak ile buluşmasından başlayıp, aşılama, budama, ilaçlama, toplanma, işlenme ve sofralara kadar gelen süreç tematik olarak anlatılmaktadır.”

Ancak müzede canlandırma yapayım derken bir zombi(!) köşesi ortaya çıkıvermiş.

Müzeye mi giriyorsun, korku tüneline mi? belli değil… İnternet ortamında da dalga geçilen bir müze böyle ortaya çıkmış…

Özellikle genç kuşak fırsatı kaçırmamış, yorumlarda bulunmuş; “Bunun ötesi şeytan filmi” ,”Çocukları götürmeyin”, “Adamlar ölmüş hala çalıştırıyorlar… yazık” daha neler, neler…

Başta da yazdım, müzecilik konusunda çok değerli uzmanlarımız var, bunlara danışmak, fikir almak kimsenin aklına gelmedi mi? sağdan soldan toplanan plastik modellerle bir müze kurmak kimin ve kimlerin fikri?

Neyse; ben sizi aklı başında bir müzeye götüreyim… Beş yıl önce DHA adına haberleştirdiğim bir müzeye…

Yer İzmir’in Urla ilçesi… Uzunkuyu’daki Köstem Zeytinyağı Müzesi… Bu müze zeytinin toplanmasından sofralara yağ olarak gelinceye kadar yaptığı yolculuğu gözler önüne seriyor.

Kurucusu İzmirli tanınmış Ortopedi Uzmanı Dr. Levent Köstem ve eşi emekli öğretmen Güler Köstem… Urla’da zeytincilik yapan Köstem ailesi eski bir mobilya fabrikasını satın alarak müze haline getirmişler.

TÜRKİYE’NİN İKİNCİ SANAYİ MÜZESİ

Anadolu topraklarında bugüne kadar kullanılan tüm zeytinyağı ezme sistemleri birebir ölçülerde sergileniyor. ‘Yaşayan Müze’; kavramından yola çıkarak kurulan müzede, Ege’de antik çağlardan günümüze zeytin ve zeytinyağı üretimi evre evre anlatılıyor,

Mekan bir sanayi müzesi olmanın ötesinde bir eğitim kurumu… Levent Köstem, eğitim konusunu şöyle açıklamıştı; ”Amacımız ağaçları bile tanımayan çocuklara doğayı ve tarımı sevdirmek. Burada bir de zeytinyağı tahlil laboratuvarımız var. Yöre köylüsüne hizmet veriyoruz. Ağaçların ve elde edilen yağın kalitesine bakıyoruz, Uluslararası standartta asit ölçümü yapıyoruz”

Benzer müzeler Anadolu’nun başka yerlerinde de var. ‘Doğrusunu ben bilirim’ demekle olmuyor, danışmak, fikir almak, eskilerin deyimiyle ‘istişare’ neden yapılmaz, anlamak mümkün değil…

Cengiz ERDİL/Gazeteci

CengizERDİL/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 19 Kasım 2023

Yazarın Tüm Yazıları