“Artık bir açıklama yapma zorunluluğu doğdu. Bu belirsizliklerden camiamızın zarar göreceğini ve uzatmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu benim için inanılmaz zor ama gerekli bir açıklama.” ifadelerinin yer aldığı mektup şöyle sürdü:

“Futbolculuğumda Altay’ın büyük Mustafası, teknik direktörlük kariyerimde Türkiye’nin Mustafa Hoca’sı olarak görüldüysem bunun sebebi yıllardır yürüdüğüm yolda saklıdır. Bu yol sadece alkış ve başarıların yolu değil…Tökezlediğim oldu, planlarımı gerçekleştiremediğim de oldu…O nedenle kimse benim başarıdan aldığım payı kabul ederken başarısızlıktan alacağım paydan kaçacağımı düşünmesin. Ben üzerime düşeni yapıyorum ve camiamızın teknik direktörlük görevinden ayrıldığımı üzülerek paylaşıyorum. Bu dönemde beraber görev yaptığım sayım başkan ve yöneticilere, teknik ve idari kadroma, futbolcularıma teşekkürlerimi sunuyorum. Özellikle sporculuk ve teknik direktörlük görevinde bulunduğum süreçte bana destek ve gurur veren büyük Altay’ın büyük taraftarlarına teşekkürlerim sonsuzdur. Altaylı olmak için saha içinde olmaya gerek yok. Destek her yerde vardır. Tribünde, taraftarın yanında, camianın içinde.. İzmirli şairin dediği gibi ‘Ayrılık da sevdaya dahildir…”