Site icon Kent Ekranı

İrem SEVAL; KAPLUMBALAĞA-LARIN KİMYASI

Anne olalı üç yılı doldurmama çok az kaldı. Henüz hâlâ çok yeni sayılırım. Prof. Dr. Selçuk Şirin’in bir röportajında çocukların beyin gelişiminin çoğunu ilk üç yılda tamamladığını söylediğini duydum. Eğitim belki de ilk önce evde başlar. Ancak bu üç yılın sonuna doğru kendi çocuğumuz da olsa hayatı boyunca yerine getirmesi gereken becerilerini kazanmasına yardımcı olurken yaratıcılığına katkıda bulunacak başka bir rehbere ihtiyaç duyarız. Şefkati bir anne, babanınki kadarken bir çocuğun hayatına etkisi sonsuzdur, okul öncesinde başlar ve ne zaman biteceği bilinmez bu rehberin. İsimlerinin yanında bu insanlar Türkçe ög (akıl, anlayış) kelimesinden türeyen öğretmenlik adlı meslekleriyle anılır yaşadıkları sürece. Üstelik tek bir çocuğa değil, aynı anda yüzlerce çocuğa öğretmenlik ederler. Çocukluk ve ergenlik dönemini geride bıraktığımız yetişkinliğe adım atarken bile herhangi bir alanda uzmanlık kazanmak istediğimizde de bizi ileriye taşıyacak bir rehbere ihtiyaç duyarız. Tüm inançlarda, bilim dallarında takip ettiğimiz bilge bizi sahip olduğumuz işi en iyi şekilde yerine getirmenin yanında her şeyden önce iyi ve topluma faydalı bir insan olmaya yönlendirir. 

Dolayısıyla yeryüzünde medeniyetin başlangıcından beri toplumun daima ileri gitmesinde öğretmenlerin yeri ve önemi oldukça büyüktür. İnsanlık erdemleri aracılığıyla iyi bir ahlâkî karakter oluşturmayı ilk öğreten ve teşvik eden Konfüçyüs’tür. Bir şeyin insanlığa faydasını görmek için doğruluğunu sorgulatan Sokrates ve öğrenmeyi, sorgulamayı, araştırmayı akademik hâle getirip tarihte ilk yükseköğrenim kurumunu kuran onun öğrencisi Platon’dur. Bizlere insan yaşamı için en iyi olanı gösteren bilimi, tüm eylemlerimizin hedeflediği amacı ve sonunda gelinecek noktayı yazılı eser olarak dünyaya sunan ise Aristoteles’tir. Tarih öncesinden gelen örnekler iyi bir öğretmenin ve öğrencisinin dünyada ne kadar etkisi olabileceğini göstermiştir.

İzlediğimiz filmlerde, okuduğumuz kitap karakterlerinde, insanın ve toplumun var olduğu her yerde bir bilgenin desteğiyle kötülüğe savaş açan, bu savaşta ustasının öğütlerine kulak verirken kendi benliğini ortaya koyan pek çok karakter tanımışızdır. Başka evrenlerde de okul insanın akıl odalarından kurduğu evi gibidir. Yüzüklerin efendisi Gandalf – Frodo, Dumbledore – Harry Potter, Yıldız Savaşları  Master Yoda – Luke Skywalker ikilileri gibi. Splinter usta ve Ninja Kaplumbağalar’ı da eklemeden geçemeyeceğim. Şu sıralar kaplumbağalarla özel olarak ilgilenmem gerekir. Üstelik öğretmenleriyle hâlâ ortak hedefleri olan ve paylaşacağı fikirleri bitmeyen bir öğrenciyim. 

Kimya derslerinin sevilmesinin yanında insanın kimyasına da iyi gelen bir öğretmenden bahsetmek istiyorum. Nazan Çinko’yu lise yıllarımda tanımaya başladım. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız kısa telefon görüşmelerinden biri dâhi aklımı kurcalayan küçük bir konuyu geride bırakıp yeni bir yolculuğa başlarken beni oldukça aydınlattı. Yeni öykü kitabını da toplu taşımada, uykudan önce bir solukta okuyup bitirmek üzereyim. Kargodan teslim alır almaz merakla sayfaları çevirirken yan komşum gibi gördüğüm karakterleri, dünyayı bir anlığına durduran edebî üslûbuyla satırlar akıp gitti. En sevdiğiniz tatlının damağınızda bıraktığı keyif gibi büyüleyiciydi betimlemeleri. Okumak isteyenler için kitabın adı “Kaplumbağalar Uçar Mı?”. Öğretmen ve öğrenci olarak kaplumbağaların kimyasını da çözmeye çalışıyoruz. Kerameti öykülerinde saklı kitap, umarım okuyanlara da yeni yılda sürekli okumanın getirdiği şans ve kısmeti getirir. İyi bir öğretmenin ise daima hatırlanması gerekir.

İrem SEVAL

Exit mobile version