Selda Bağcan; başkaldıran 68 kuşağının sahnedeki son temsilcisi. Onsuz 70’li ve 80’li yıllar düşünülemez. Protest müziğin dünya çapında tanınan bir adıdır Selda… Biz ona sadece adıyla takip ediyoruz, özellikle zamane gençleri soyadını bile bilmez.
76 yaşındaki sanatçının son konseri İstanbul Bostancı Gösteri Merkezi’ndeydi. Selda; sanat hayatında bırak Anadolu’yu, Avrupa’da o kadar çok konser verdi ki; seyircisiyle buluşmada bir rekorun sahibidir desek yeridir.
Selda konserlerinde seyircisiyle sohbeti ihmal etmez; hem anlatır, hem şarkılarını söyler.
Eşimle birlikte izlediğim bu konserinde de öyleydi. Kendisiyle dalga geçen, yaşadığı acılara Aziz Nesin gibi bakan sanatçıdır Selda… Bir konserinde hayranlarından biri “ Sen Ortadoğu ve Balkanların en güzel kadınısın” demiş Selda’ya… “ Hayatımda böyle bir söz duymamıştım, çok mutlu oldum” diye anlatırken; BGM’den yükselen “ senin kalbin güzel abla,” sesleri de Selda’yı mutlu etti.
12 Eylül cuntasının hedefe koyduğu sanatçılardan olan Selda, tutuklanıp Metris Cezaevi’nin yolunu tutarken elleri kelepçeliymiş. Kendisine eşlik eden jandarmalardan biri “ Abla; kelepçeyi çıkartayım, ellerin acımasın” demiş. Selda da “ Seni hiç unutmayacağım, sağ ol” diye karşılık vermiş. Bu anısını anlatırken asıl bombayı patlattı. “ O jandarma şimdi burada” dedi. Salon uzun süre; yaşı 60’ı geçen o kişiyi alkışlarken Selda , “ Umarım devlet memuru değilsindir, emekli olmuşsundur. Selda yüzünden başından belaya girmesin” diye seslenmeyi de ihmal etmedi.
12 Eylül’den sonra, 20 yıl boyunca televizyon ve radyoların kendisine ambargo uyguladığı, medyanın adını unutturmaya çalıştığı anlatan Selda, “ şimdi de çağırıyorlar, ben gitmiyorum” diyordu.
SELDA’NIN OTOBİYOGRAFİSİ
Selda konserinde çok önemli bir haber verdi, Sıra dışı anılara sahip sanatçı, otobiyografisini hazırladığını söyledi ve bu işle görevli gazeteci kadını da halka tanıttı(anladığım kadarıyla gazeteciye bir ücrette ödeyecek) Posta Gazetesi’nde çalışan genç bir gazeteciydi. Burada Posta Gazetesi için bir parantez açayım. Doğan grubuna ait olduğu yıllarda, Aydın Doğan bu gazeteyi pek severmiş, az masrafla yüksek tiraj sağladığı için elbette.
Neyse; Selda daha önce de yine Doğan Grubundan bir gazeteci ile anlaştığını, otobiyografisi için saatlerce ses kaydı yaptığını anlattı ve ekledi Selda; “ Ancak bir gün ben başka iş buldum. Artık çalışmayacağını söyledi. Ben de o zaman ses kayıtlarını geri ver dedim. Vermedi”
Sanatçılarla gazeteciler arasında garip bir ilişki var herhalde, sanatçılar gazetecileri toplum mühendisi(!) olarak gördükleri için oluyor tüm bunlar.
Selda’nın otobiyografisini hazırlayacak o kadar çok isim var ki; Rıdvan Akar ve Nebil Özgentürk benim ilk aklıma gelenler. Üstelik Selda’nın çektiği çilenin havasını solumuş, hayata soldan bakan iki gazeteci arkadaşımız…
Cengiz ERDİL

