Site icon Kent Ekranı

Füsun ALTINOK; 🎥Ordinaryüs Lefter

Lefter Küçükandonyadis’in hayatını aktaran ‘Lefter: Bir Ordinaryüs Hikayesi’ isimli film, Netflix’de izleyiciyle buluştu. Ben de hemen izledim.

Koskoca Lefter Küçükandonyadis… Futbolun, ışığı hâlâ konuşulan yıldızı. Topu ayağına alıp koşarken inanılmaz çalımlarla diğer futbolcuların aklını alıyor. Karşı takım kalecisine doğru koşarken Azrail’den rol çalıyor. Golü attığı anda tüm stadı transa geçiriyor.
Bu efsaneye film yapmak kolay mı?

Büyükada günleri.

Lefter’in (Erdem Kaynarca) çocukluğu, delikanlılığı Büyükada’da geçiyor. Adalar’ın çok kültürlü yapısı içerisinde büyüyen Lefter, babası Hristo’nun katı isteklerine karşı gelerek futbolcu olmaya karar veriyor.
Boyu biraz kısa olsa da sportif hali ve karizmasıyla genç kızların dikkatini çekiyor. Ama onun gözü sadece birinde; Stavrini. Bu güzel kızla evleniyor.

Stada malzemeci olarak girmişken bir anda tesadüfen fark ediliyor ve serüven başlıyor. 1924 doğumlu Lefter Fenerbahçe’de 10 yıl forma giyiyor. Sarı – lacivert formayla tam 423 gol atıyor. Fenerbahçe ve Türkiye’nin çok önemli bir forveti oluyor.
Bu efsanenin maçlarında stat, “Ver Lefter’e Yaz Deftere” sloganlarıyla çınlıyor.

Lefter, hem kimliğiyle, hem babasının gözüne girebilmek için çok çabalıyor. Değeri sağken biliniyor elbette. Ama bir kaç ayrıntı üzücü.
Mersin İdman Yurdu teknik direktörlüğünü yaptığı sırada kalçasından bıçaklanıyor.

Türkiye’deki tüm Rum’lar gibi önemli acıları o da yaşıyor. Biri Varlık Vergisi. Çok üzücü.
Diğeri 6-7 Eylül olayları…

Hâlâ yakın tarihimizde iç yarasıdır. “Atatürk’ün evi bombalandı” provokasyonuyla sokağa dökülen faşistlerin dehşeti. Ki o sırada Lefter’in evine de saldırıyorlar. Ve Lefter ne yazık ki bazı saldırganları tanıyor; onun maddi yardımda bulunduğu bazı kişiler. Olayı tahmin ederek adaya koşan aklı başında ve onu seven kişiler evini korumaya alıyorlar ve daha fazla zarar verilmesini engelliyorlar.

Bir de en verimli çağında ve konumunda Diyarbakır’da dört yıl, bir ay askerlik yapıyor.

Bu ayrıntılara rağmen yaşarken de, hastayken de kulüp ve taraftarlar tarafından değeri bilinen mutlu azınlıktandı. Adasının tadını çıkarttı. Kar hariç yaz kış her gün keyifle denize girdi. Sevenleriyle kucaklaştı.

Meri ile aşk.

Fiorentina’ya transfer oluyor. Transfer sırasında aldığı 1 milyon dolarlık ücreti de uzun yıllar rekor olarak kalıyor. Bir röportajında o para ile istanbul’da 300 tane lüks apartman (daire değil, apartmanın kendisi) alınabildiğini, öylesine büyük bir para olduğunu söylüyor. Ne var ki, parayı değerlendirmeyi bilmediğini, gerçek anlamda har vurup harman savurduğunu, sonrasında elinde sadece Büyükada’da oturduğu ev ve bir tane de sandalının kaldığını söylüyor.

İşte bu İtalya günlerinde karşısına Meri çıkıyor. Delice bir aşk başlıyor. İş sarpa sarınca durumu eşi de öğreniyor.
Meri’ye filmde çok fazla yer verilmiş. Lefter’in eve dönüşü, iki kızı, Meri’den olan oğlu filan, adeta Şakir Paşa Ailesi dizisinden artanlar gibi. Ekibe siz adada bekleyin, biz bir koşu gelip bir de film attıralım ortaya karışık denmiş sanki.

Biyografi-belgesel git geli.

Koskoca Lefter için yapılan filmdeki bazı hatalar göze çarpıyor.

1947’de İnönü Stadı’nda TAMEK reklamı görülüyor. TAMEK’in kuruluşu 1955.

1948’deki Yunanistan-Türkiye maçını radyodan Halit Kıvanç anlatıyor. Halit Kıvanç, mesleğe 1950’lerin başında, radyoya 1955’te başlamış.

1956 Macaristan maçının olduğu gün Lefter’in evindeki telefon 1980’lere ait.

Filmdeki iki yıldızlı Fenerbahçe amblemleri 1955’te ilk olarak dergilerde ve gazetelerde kullanılmaya başlandı.
Bunlar arşiv taramasındaki bazı ayıplar.

Metin Oktay’ı sevmeyen Fenerbahçeli, Lefter’i sevmeyen Galatasaraylı olmaz demiş eskiler. Bileğinin hakkıyla kazanan önemli adamlar; Baba Hakkı, Can Bartu, Cemil, Lefter unutulmaz isimler.

Türk futbolundan epey profesör geçti ama bir tek ‘Ordinaryüs’ vardı. Huzur içinde dinlen müthiş efsane.

https://www.kentekrani.com/wp-content/uploads/2025/11/1000034229.mp4

Füsun ALTINOK

Exit mobile version